Gemiler firar ederken teker teker limanlarından, arkalarında kalan binlerce gözyaşını düşünmez mi oldular?

Gitti onlar ve arkalarından sadece bakakaldılar.

Geçti bir süre sonra gözyaşları, alışmaya başladılar.

Gün geçtikçe gemileri ve gözyaşlarına boğulan limanları da unuttular.

Nankörlük müydü bu unutulanlar yoksa hayatın bir kanunu muydu?

Kanunsa kim koymuştu bu kanunları ve bu kadar insan nasıl başkaldırmadan bu kanuna uymuştu?

Yoksa sahte miydi o gözyaşları ya da yalan mıydı gemilerin firarına duyulan üzüntü?

Her şey gidene kadar mıydı yoksa gittikten sonrası mıydı ayrılık?