Hangover 


âh bu sermestik akşamların hangover'ında 

ayaklarım dolanırken ayaklarıma

                      sebepsiz sarhoş

ve sallanırken pat küt dalarak tersten yürüdüğüm 

bu stili serseri serbest sokaklarda

          -işte tam bu sırada-

bana içten içe sarılan o kaldırımlar

evimin yolunu gösterir derdime eşlik ederken

                    o arkadaş kaldırımlar! 

beni kendime getiren darbelerle ayıltan


gece sonumu çekiştiren sabah sarhoşluğum

ve direğe çakıldığım kınayıcı metrobüs baygınlığı

kaçırılan duraklar / ayakta yalnız

soluklanırken cam buharlarını cilalayarak 

peronu ağırlaştıran itici o koku

                işte alkolün buğusu!

önümde bulanıklaşan dikeysi kalabalıklardan 

yayılan bu gürültülü sessizliğin adı

             yalnızlığımın içli yılgınlığı

öylesine ki feleğin çarkını kırarak mahmurlaşmış 


karşımda suratını ayırt edemediğim 

                   yüzünü asan bir yolcu

söyleniyor ağzının içinde kendi kendine 

bayağılaşan kıvraksı bakışlar süzerek

  ne diye kızıyorsun ulan ayık herif!

              sallanıyoruz işte fenâ mı? 



16.01.2024

Berat Güney