Tam 12 saat sürdü yolculuk. İtalya'nın güneyinde bir kasabaydı varış noktası.
…
Gözümü açtığımda pencere boşluğunun üzerindeki kalın poşet hafifçe titriyordu.
Nerdeyim algısı ile boğuşurken yatağın yanındaki sandalye üzerinde duran saç kurutma makinasını gördüm.
Ah si, diyerek doğruldum yataktan. Si ilk kelimem...
Ayağımı zemine indirdim ve sert bir cisme denk geldim.
Ah evet ikinci kelimem.
Coperta!
Dün gece nesnel varlığına bir türlü ulaşamadığım ama telafuzunda ustalaşacak kadar çok tekrar yapabildiğim kelime.
Coperta, yani battaniye!
Benden kaçar adım uzaklaşan yurt görevlisi ihtiyacımı anlasın diye şu an üzerine bastığım sözlükten hızlıca bakıp seslendirdiğim ikinci İtalyanca kelimem.
Ha, bir de “Ciao” var tabii…
Taksicinin beni karanlığın içinde bırakıp ayrılırken düşürdüğü sözcük.
Ciao; selam ve veda temsili!
Aslında her şey de orda başladı giriş kapısının önünde.
Birilerinin çıkmasını bekledim. Gelişimi duymamış olabileceklerini düşünüp zile bastım.
Çıkan olmayınca ısrarla tekrar ettim. Uzun uzun çaldım. Kesik kesik çaldım. Turlar attım çaldım, bavulumu taşıdım çaldım, ceketimi çıkardım, üstümü çekiştirdim…
Sonunda küçücük bir kadın eşikte belirdi.
Sinirli bir tavırla yaydığı, benimse hiç anlamadığım radyo frekansına kapılıp koşar adım takip ettim kendisini. Hızlıca odayı seçti.
Beni içeri atıp uzaklaşmaya yeltendiğinde gördüm “camsız boşluğu.”
İlk nefeste soğuk şekil alıp beyaza büründü. Rüzgârın poşetteki hızlı hareketini, takiple ilettim talebimi.
Elimdeki sözlükten referansla; coperta! coperta! coperta perta!.. Kelime ile çalan bir kapı zili gibi...
Aklımda kalan son sahne ise
—No! no! no!
diyerek salladığı kafasıyla kurma bir oyuncak misali uzaklaşan bu küçük kadının daha da küçülen imgesi oldu.
Hayır “No” da o kadar genel bir “Red” temsili ki!
Yenilere ekleyemedim.
Çaresizliğime ikna oldum.
Biraz kendime acıdım.
İnce yatak örtüsüne baktım.
Rüzgârın etkisiyle korkutucu sesler çıkaran plastik katmanı dinledim. Açılmayan dolaşıma kapalı telefonuma küfrettim.
Sonra bitti.
Sakinleştim.
Banyoyu, sıcak suyu keşfettim.
Çok uzun bir duş aldım.
Çok, çok uzun…
İliklerime kadar ısınınca çıktım giyindim ve saçlarımı kuruttum.
Birkaç kat daha giyindim.
Yatak örtüsünden yerleşebileceğim bir pupa yaptım.
İçine girmeden saç kurutma makinasını yanıma alıp fişe taktım.
Elimdeki makinayla içeriye sıcak hava üflemeye başladım.
Yatağa yerleştim, ısıyla gevşedim. Bir süre sonra dalmışım.