Camdan bir kubbenin altında durmuşum semaha

Bulutlar buhurmuş meğer

Esenlik soğuk bir birikinti, ıslak.

Kıymeti çatlayıp dökülen bir hakikat,

Kabuk kabuk arayış...

Hazalın boynunuzda şavkıyor şüphe.

Bir gülüp gizlenen çocuğun

Yamalı, mor entarisinde gıcırdıyor baş ağrım.

Billur bir hece Hay,

Giz, girdap, Hak!

Parmağımda isli bir paçavra,

Sökük delili divaneliğimin.

Yüzümde kırık kubbenin kanı.

Günlerden yağmur sonrası,

Uzaktan iğreti karganın çığırtısı,

Sulanmış uyanıklığın solgun boyası,

Ben artık yamalı.

Başı boyalı.

Seçilmez yolun sevimsiz adağı

Sır, Rabıta, Mey!


*


Mey denizinden esen bir meltemle irkildim aşka

Denizler buhurmuş meğer

Esenlik soğuk bir birikinti, ıslak.

Hakikatin döküntü perdesinden bir sır,

Bölük pörçük bir bulmak...

Şüphenin koynunda münevver ahit.

Nemli gözünde ergen, sarih olmayan bir insanlıkla

Yamalı, gri gömleğin düğmesinden dökülüyor kalp ağrım.

Mahzun bir hece Hay,

Sır, burgaç, Hak!

Gözlerimde dumanlı bir seyir,

İkindi sonrası gibi deliliğim.

Sırtımda buruk mihrabın gözyaşı.

Yıllardan tufan sonrası,

Tabiatın gamı terör kuşları ötüşü,

Bulanmış sularda kızıl fakat soyut kanı,

Ben artık yaralı.

Başı karalı.

Bilinmez yolun kederli durağı

Ahd, Uzlet, Sêr!