Bulunduğun coğrafyada yaşamanın iyice zorlaştığı yazmanınsa daha da zor olduğu bir dönemin içindeyiz. Acayip derecede tuhaf anlara şahit olmanın dayanılmaz hafifliği!
Aptal aptal şarkı sözlerinin ışığında, iri yüzüklü siyaset adamlarının yalanlarından sıyrılarak hayata tutunma çabaları.
Gerçekliğin üstünde süzülüp akaryakıt zamlarına tosluyoruz.
Yirmi yıl aradan sonra tekrardan bir araya gelişin güzelliğine kapılınca ortalığı toplamak daha kolay oluyor sanki. Dikta rejime tapan tahminler nasıl da yanılıyor ama.
Umutlu şeyler duymak istiyor, her şeyin güzel olacağına dair inancımız pekişsin istiyoruz. Olumsuzluklara değil olası gerçeklere asmak istiyoruz artık kalbimizi. Bu ışık kalıcı mı? bilmek istiyoruz.
Eski günlere özlemle, yeni Türkiye olgusundaki insan denen oluşuma karşı duruşum ise içler acısı. Eski güvenli ortamda büyüdüğümüz çocukluğumuzun kaygısız geçtiği günleri düşünüyor, bugün ise çocuğunu evin önündeki parka tek başına gönderememenin içler acısı haliyle binbir çeşit kötü düşünceyi öteleyerek insanlığı sorguluyorum.
Neyse ki yanında olanlara sarılmak hala güvenli.
İnsanlar, günler, mevsimler ve kelimeler geçiyor.
Nasıl olsa ölmedikçe, devam ediyoruz.