Bir harikalar diyarına düştüm ben

İçinde hayal bile edemeyeceğim güzellikler vardı,

Sofralarımızda asla olmayan yiyecekler ve ekmek çeşitleri...

Yemeğin dışında güzel olan birçok şeye daha sahipti elbette

Mesela hiç koklamadığım çiçekler,

Duymadığım sesler, dans eden ritimler

Bunların arasında yüzlerce yıl yaşayabilirdim sanki!

Böyle düşünüp sevinçle etrafı gezerken

Karşıma beyaz saçlı bir oğlan çıktı

Görünüşünden belliydi; henüz toydu

Gözleri coşkuyla parlıyordu

Hiçbir şey söylemedi bana, sadece geldi ve elimi tuttu,

O an kalbimde bir ürperti hissettim, çocukluğuma döndüm,

Kaldırımlarda gülüp oynadığım günler gözümün önünden geçti

Ve ben o an hiç duymadığım sandığım sesleri duymuş olduğumu fark ettim.

Derken

Bu seslerle titreyen bedenim birleşti

Ben kendimi uzun zaman sonra ilk defa ‘çocuk’ hissettim.

Artık hissedebiliyordum; duygularım daha yoğun ve içtendi,

Uzun zamandır aradığım bir şeyi ansızın bulmuş gibiydim,

Bu yoğunluğun sevincini yaşarken

Köşede ağlayan güzel bir gence rastladım.

Gittim yanına, bir şey sormadım,

O hıçkırıklarıyla konuşuyordu sanki

Birden başını omzuma yasladı, gözyaşları kazağımı ıslattı,

Üşüdüğümü hissettim, bütün coşkularım yok olmuştu,

Endişeler ve hayal kırıklıklarıyla kaplandı ruhum,

Sonra birden hafif hissettim.

Bu karmaşıklık içinde ne olduğunu anlamaya çalışırken

Hiç koklamadığımı sandığım çiçekleri aslında koklamış olduğumu fark ettim.

Bunlar korku ve mutluluklarımın iç içe geçmiş haliydi

Bir yandan huzur verirken diğer yandan endişelendiriyordu

Ve ben bu hissi çok iyi anımsıyordum.

Ben artık bütün endişelerim, korkularım, sorgulamalarım ve umutlarımla, ‘genç’ hissediyordum.

Yüreğimde hissettiğim yoğun çarpıntı ve ağrıyla yoluma devam ediyordum

Bir mırıldanma duydum, bu ses bir ihtiyara aitti,

Onu gördüm, başını göğe doğru kaldırmış, anlaşılmayacak kelimeler söylüyordu. Karşısına oturdum, beni fark etti,

Fakat mırıldanmayı bitirmedi.

Başını indirdi ve gözlerimin içine baktı.

Gözlerinden ‘yaşanmışlık’ akıyordu,

Yorulmuş, vazgeçmişti ama bekliyordu

“Nedir beklediğin?” diye sorduğumda,

“Hayatımın güzel yıllarında hatırlamaktan kaçındığım şeyi,” dedi.

Ben o zaman hiç tatmadığımı düşündüğüm tadı hissettim,

Bu tat buruktu,

Acı ve tatlının, yaşam ve ölümün, evrendeki bütün zıtlıkların birleşmiş haliydi

Bu his gözlerimi yaşarttı,

İçimdeki korkuları söküp aldı.

Ve ben kendimi huzurlu bir bekleyiş içinde buldum.

Bu uzun yolculuk bu noktada sonlandı,

Karşılaştığım üç kişi de benim yansımamdı,

Umutlarımız, korkularımız ve vazgeçişlerimiz aynıydı,

‘Başlamak’, ‘yarılamak’ ve ‘bitirmek’, bu üç kelime bir hayatı yansıttı,

‘Bitirmek’ yolun sonuna yaklaşmak, yani kabullenmekti.

Harikalar diyarında hiç görmeyip tatmadığımı sandığım şeyler benim deneyimlerimdi,

Ve ben o an anladım ki, harikalar diyarı benim yüreğimdi.