"Diyelim, bir masadayız,
yorgunluğumuzdan yorulmuş bir masada.
Yanımızda deniz; uzatmış ayaklarını içimize,
kendi kendine mırıldanıyor
(oysa, kendi kendine mırıldanış yoktur hiçbir zaman).
Sonra, tabaklar geliyor bir Çal mevsiminden
ve sen balığı deniz gibi takıyorsun çatala,
deniz gibi bakıyorsun sonra deniz gibi dağlara.
Böylece, bana senden dolaşıyor deniz;
tuzu tuzlanıyor seninle,
suyu sulanıyor
ve kayıp bir martı sürüsü yağmalanıyor
balıkların düşünde."