eskimeyen bir hırka gibi yokluğun
aklımdaki ağırlığı bir tek aynalar taşıyor,
aynalar okuyor alnımdaki eskiz yüzünü
ben karşısında hep savunmasız
ben karşısında dokuz kere yeniliyorum ibrahim.
içimdeki kışı bahara heveslendirecek
kadar sıcak gülüşün
atladığım sayfalar ve ötelediğim heveslerimle
rüyası bitmiş bir uyku damlıyor önüme
çıplak ayaklarım örtüyor kumları
dizlerime yatırıp uyuttuğum şiir
dili tutuk, düşleri çürük güz çarpıntısı kıvamında
vaktinden önce düştüm yeryüzüne
sırtımda eksik bir topoğrafya bilgisi
bulunamıyorum ibrahim.
ruhumdaki tüm çiçekler güneşe döndü yüzünü
çifte suyla dövülmüş bir bıçak
köklerime üç damla hayat veriyor
içimdeki hayat taşıyor içimden
ben gül oluyorum, ben son gül
ben buradayım ibrahim.
ufalana ufalana toz oldu belleğim
susup dağlarca sabır büyütmekten
başka mucizem yok.
beni bir bağ bozumunda
beni alakasız bir ocak beşinde
beni bir kederin serinliğinde
beni öcümü aldığım bir masalın sonunda
beni bir yalanın göğsünde huzurla uyurken
gelip bulsana ibrahim.
hasretim bile kırgın
gel ibrahim.
Songül Uslu
2024-01-05T16:58:15+03:00Tutalım bir ucundan hayatı, bakarsın gelir İbrahim. Teşekkür ederim Mirza Bey 🌞
Mirza Şamil Sözal
2024-01-05T16:53:31+03:00Hasretimiz kırgın, beklentimiz yorgun..
Önceleri duvarlara bakardık
Şimdi yollara dalgın dalgın
Şimdi yollara gözlerimiz
Dargın dargın
Umduğumuzdan da değil şu gri boşluk
Bir iç çekiş eşliğinde..
Kaldık İbrahim, kaldık bahrî..
Kalakaldık
.
Kaleminize, yüreğinize sağlık🌹