İnsan hastane köşelerinde daha çok hissediyor yalnızlığı, çaresizliği.
Çaresizlik, bin hançer olup saplanıyor. Omuzlarından çöktürüyor seni bir merdiven başına ne yaptığını bile bilemeden.
Hüzün kollarından tutup duvarlara duvarlara çarpıyor bedenini. Susmaktan başka bir şey gelmiyor elinden.
İnsan anlıyor ki şu an dayanmak zorunda kaldıkların dayanmak zorunda. kalacaklarından daha fazla olabiliyormuş.
Her zaman da öyle olacak belli ki.
Dayanamıyorum dedikçe daha çok dayanmak zorunda oluşunun gerçeğiyle sarsılıyor kalp tekrar tekrar boş boş atarak.
İnsan en çok da muhtaçlığın şiddetini hissediyor göğsünü saran göğüs kafesinde.
Yemeğini bile istediğin gibi yiyememenin ateşi düşüyor içine.
Psikolojik olarak çok yoruldum. Nasıl, neyi neden atlattım; sorsan bilmem azizim. Tek diyeceğim o ki beynim çok yorgun.
Bırak kim olduğunu düşünmeyi, adımı söylemek bile ağır zor geliyor.
Aziz, ben artık sağlıklı olmak istiyorum.
Ben artık ilaçlara tutunmak istemiyorum.
Ama kader yine ilaçlarla buluşturdu.
İmtihan diyorum, imtihansa vardır Rabb'in bir bildiği diyorum...
Dinlenmeye ihtiyacım var azizim, susuyorum...