"Yanlış" dedikleri sanki bebeklikten yapılan bir aşı gibi içimizde tanımlı sanki. Mesela birini öpmek, çoğu durumda yanlış. Anlamadığımsa bunun neden yanlış hissettirmediği. Kişiye tanımlanan bir şey mi bu yanlış, yoksa topluma mı? Herkesin dışından söylediğinde ayıp dedikleri bana yanlış gelmiyorsa ben mi yanlışım, yoksa cümle âlem aynı düşünüp o düşünceyi iki dudaklarının arasına getirene kadar kendilerine dayatılmış yargıları, geleneklerini, yaşam tarzlarını, ay başkası duyarsa ne olurları mi ekliyor? Neden düşünmek yanlış geliyor insanlara? Ne zaman biriyle bir tartışmaya girsem, haksız olduklarını görünce sesleri yükselip ortamı terk etmeleri, kafalarında köşelerini keskinlestirip bir topuz yaptıkları "yanlışlar"ının, gerçekten yanlış olmayabileceğinin farkına varmanın verdiği öfke mi? Değişmeye duyulan korku, annelerinin kokusunu içlerine çektiklerinden beridir süregelen, değişmez yaşantılarının, yapmaya ödlerinin koptuğu hatalarının bir eseri mi? Ya nasıl yıkmalı bu yanlışların insan aklına kurduğu setleri? Yanlışın doğru bir tanımı yapılabilir mi ki? Ya da bırakması gereken hisler hep korku, utanç, aşağılanma, öfke mi olmalıdır? Sanırım bunu biraz daha düşüneceğim.