“İnsan, neyse o olmayı reddeden tek yaratıktır." Albert Camus.
En büyük korkum öğrendiklerimi unutmak sanırım… O yüzden özetleyip yazıya döküyorum ki geldiğim yolu hep görebileyim…
İnsanoğlunun öğrendiklerini özümleyip aktarma çabası, ekolojik sistem gereği sindirim sisteminin bir parçası olmalı bana göre.
Yediklerimizi sindirip, yaşam döngüsünün sürekliliği için gerekli olanı alıp fazlasını “vücut”tan atar.
Kendi çalışır bu sistem, biz müdahale edemeyiz.
Eğer dengesini bozarsak bize zorluk çıkarabilir. İhtiyacı olandan fazlasını ya da azını veriyorsak eğer kilomuza yansır ki aynada bakınca görebilelim diye!
Öğrendiklerimizi sindirip doğru-yanlış, iyi-kötü, fazla-az diye ayırt edebilmek için yardım etmeliyiz ruha.
Okumalı, daha çok okumalıyız…
İyice öğrenebilmek için önce anlamalıyız!
İnsan olabilmek marifet ister çünkü!
Bu bizim yolumuz, kendimizden ister özür dileyerek tamamlarız. İster teşekkür ederek, ister tebrik ederek, ister lanetleyerek olsun, fark etmez… Bitecek o yol, kesin bitecek. Tercih bizim!
Doğan her canlı ölümü tadacaktır…
Ölmeden önce biz öldürelim eski beni,
Tanrı bize nefesinden üflemişti ya hani,
“yeni beni” yaratırken illa yardım da eder…
Ha gayret!
6- Nefs-i Marziye
İnsan bu aşamada o kadar ilerlemiştir ki artık olana razı olmayla mükafatlandırılır.
Yaratılan her şeye şefkat, merhamet, muhabbet, cömertlik, affedicilik ve hassasiyet ile bakar.
Attıkları her adımda kendilerini muhasebe edip şeytani hilelere karşı dikkatli olurlar.
Kalp gözü açılmıştır.
Gördüğü gözü değil, kalbidir. Bilir, “emin”dir ve teslimdir.
Rengi ise siyahtır.
6- Üçüncü göz çakrası
Kalp çakrasında yükselen koşulsuz sevginin daha yüksek titreşimleri bu çakrada toplanır. Psişik ve içgüdüsel iç rehberliğinizle ilgili size yardımcı olmak amacıyla boğaz ve taç çakralarınızla yakın çalışır.
Bu sebeple görülemeyen şeyleri görebilme yeteneği, normal olarak işitilemeyen sesleri duyabilme yeteneği, bilgelik, içgörü ve kavrayış ,İlham ve yaratıcılık “3. göz”ün nitelikleridir.
Dengede olduğunda düşüncelerimizi gerçeğe döktüğümüz aşamalarda, bilinçli iyimserliğe yönlendirir ve önümüzü keskin bir netlikle görerek “attığımız adımlardan sonra olabilecekleri” fark edebiliriz.
Dile dökülememiş yardım taleplerine çekilebilmemiz ve kendimizi tanımadığımız birine yardım ederken bulmamız olasıdır.
Ruhsal güçlerin ve sezginin merkezidir çünkü fiziksel bedenin üzerinde yönettiği ana salgı bezi, “epifiz bezidir.”
Epifiz bezi karanlığa duyarlıdır.
Salgılanan hormonlar:
serotonin, mutluluk hormonu
melatonin, biyolojik ritmi düzenleyen hormon,
dimetiltriptamin (DMT), ruh molekülü olarak bilinir.
Alın çakrası fiziksel bedende burun, göz, kulak ve iskelet sistemimizden sorumludur. Kronik baş ağrıları ve migren dengesiz çalışmasının belirtisidir.
Rengi indigo ( mavi-mor).
“Sen sadece sen değilsin, bensin, benimsin, bendesin ve unutma ki acı, acıyla iyileşir. Aşk ise daha büyük bir aşkla.” Mevlana…