ilk başlarda sensiz yapamayacağımı, yaşayamayacağımı düşündüm ama sonra bir şey oldu. Aradan geçen zaman mı, bu gayesine kapılıp gittiğim hayat mı, aramıza giren onlarca kilometre mi yoksa okul, para, iş, geçim sıkıntısı ,gelecek kaygısı derken hiçbir şeyinin kimselere yetmediği bu şehir mi unutturdu bilmiyorum. Günler geçtikçe dinlediğim şarkılarda aklıma gelir oldun sadece. Banka tek başıma oturduğumda yanı başımdaki yalnızlık hatırlattı bir tek seni. Bir kedinin başını okşadığımda yada küçük bir çocuk bana gülümseyip el salladığında hatırladım gülümsemeni. Ses tonun yavaş yavaş silindi hafızamdan, oysa herkesinkini unuturdum da bir seninkini hatırlardım. Önceleri burada olsa kesin şunu derdi dediğim ne varsa artık unuttum hepsini. Hangi filmler için ağladığını, nasıl esprilere güldüğünü, neler için heyecanlandığını hatırlamıyorum mesela. Bir tek yüzünü unutamadım senin, onu da her sabah kalktığımda aynaya astığım fotoğrafımız hatırlatıyor hala. Ne garip değil mi ? Artık konuşmuyoruz , birbirimizi görmüyoruz, hiçbir sokak bizi birbirimize çıkarmayacak hatta belki de birimiz ölse diğerinin haberi bile olmayacak ama o aynanın üstündeki fotoğrafta sonsuza dek beraber gülümseyeceğiz. İşte fotoğraflar bu yüzden de biraz acımasızdır aslında. Artık hiçbir şeyini hatırlayamadığın biriyle seni sonsuza dek hapsedecek kadar acımasız.