1. Balkon
Dokuzuncu kattan bir başka görünen şehir; gece açık unutulmuş birkaç damla mum ışığını ve sırf bu derin sessizlik bozulsun diye çıkardığı ıslıkları, serin sulara sunmuş...
-Ölmek geliyor içimden bu aralar.
-Saçmalama. "Biz" varız. Sen ve ben, yani biz. Her geçen saniye daha da "biz" olacağız. Nereye böyle ortaya sebep sunmadan?
-Bilmiyorum. Tek bildiğim ölmek istediğim. Diana neden öldü?
-Trafik kazası onunkisi. Kendini teslim ettiği kraliyet ailesinin yanında yapayalnızdı. Kimsesizdi belki de. Sen öyle değilsin ama. İyi düşün tüm bu olanları.
-İnanıyor musun bu dediğine?
-Hangi dediğime?
-"Sen öyle değilsin" derken?
-İnanıyorum, hatta tüm kalbimle inandım. Çünkü ben varım! Bir ömürlük misafirin var!
-Hayır sus! Kimseden bahsetme bana. Özellikle de bir ömürlük misafir olan sen dahil kimseden...
-Bunu beni sevmediğine kanaat getirmiş olsam hakaret sayabilirdim. Bir kere daha düşünmeni istiyorum.
-Milyonlarca kez düşünmedim mi sanıyorsun? Düşündüm!
-Şuh bir kahkaha atma bana ama... Hayatının tüm saçmalığında varlığımı anlamlandırmaya çalışıyorsun. Bunu yapma gücünü sana verecek olan duysun beni. Tutunduğun tek bir dalla yetinmesini bilmelisin bence. Bu yetineceğin kişi eğer bensem ne mutlu bana! Ve bu çok başka bir gurur...
-Seni de anlıyorum. Bunu sürekli düşünüyorum. Ama bazen düşüncelerim isyan olmuyor değil. Bu yüzden senli zaman dilimleri senenin belli mevsimleri doğru, ama her mevsim değil.
-Gerçekten ölmek mi istiyorsun? Eğer istediğin buysa, terk edeyim mi seni bilinmez yalnızlığa? İçim yana, kanaya, haykırarak gittiğimi derin çığlıklarla... Gideyim mi?
-...
-Gideyim mi?
-Tamam gitme.
-Gitmem zaten. Gidemem ki hem. Gitsem bir yanım eksik kalır.
2. Oturma Odası
İki berjer arası bir kitaplık, rafları eski kitaplar dolu... Açık bırakılmış balkon kapısı, mavi kadife kumaşın fon oluşturduğu kırık beyaz tüllerde, yeni yeni doğmaya başlayan güneşin ışıltıları var belli belirsiz. Anlaşılan sabahlamış ve hiç uyumamış. Üçlü koltuğun kenarına kıvrılmış, olan bitenden habersiz önündeki topla oynarken miyavlayan bir kedi sesi karışıyor etrafa. Bir müddet sonra kedi sesini bastıran bir sesle:
-Uyumak ister gibi bir halin var. Uyumak istiyor musun hala kapıdan taraf koltuğun üzerinde?
-Hayır. O da nereden çıktı? Hem sen gitmemiş miydin?
-Pekala sen bilirsin. "Gitsem bir yanım eksik kalır" dediğimi hatırlamıyor musunuz hanımefendi?
-...
-Sevdan Bir Ateş...
-Tamam açtım.
Şarkının çalmaya başlamasıyla etrafı derin bir sessizlik kaplıyor ve güneş ışınlarının zamanlaması bu sessizliğe ışıltılarıyla eşlik ediyor. Gözleri daldığı derinlerden çıkarak bir kitaba yöneliyor.
-Ne okuyorsun?
-"Bir insanın, başka fırsatları olmasına rağmen onları reddedip sürekli aynı kişiyle sevişmek istemesine, bu mutluluk verici duyguya aşk denirdi." Orhan Pamuk.
-Saçmalık...
-İşte tam da bu yüzden...
-Evet, daima evet! Kesinlikle!
Dipnot: Hayal ürünüdür. Asla gerçek olamayacak bir hayal.
02.08.2021 Pazartesi-Trabzon :)
İlk denemem. :)
Recep KILIÇ
2021-08-06T02:01:18+03:00İlk Deneme de Olsa Başarılı Buldum Kalemine Sağlık Gül Kurusu Bir Sonraki Öykün Evin Etrafı Olmasını İsteriz 🌿