İlk gençlik yıllarımda bir şarkı vardı: Fabrika kızı. İçinde şu sözler geçerdi:


Fabrikada tütün sarar

Sararken de hayal kurar

Bütün insanlar gibi

Bir evi olsun ister

Bir de içmeyen kocası


Anlarız ki hayatı katlanılır kılan hayaldir. Çok genel bir hayaldir evinin ve eşinin olmasını istemek. Gençlerimiz iş ve evlilik hayal eder, çalışanlarımız emekli olunca köye yerleşip bahçe yapma hayali kurar.


Genel bir söylem var hayal kurun diye, hayallerinizin peşinden gidin diye. Vazgeçmeyin, bir gün hayaliniz kavuşacaksınız denir. Toplumu ilerleten hayallerdir. Örneğin bir doktorun kanser ilacı bulma hayali olabilir, çalışır, çabalar.


Hayal kurmak insanı geliştirir. Hayaliniz için araştırır, sorgularsınız. Dünyayı dolaşma hayali kuran genç ulaşım, konaklama, beslenme ve belki geçici iş olanakları araştırır.


Hayaller kısıtlanmak istemez. Hayal kurmak sanat gibi özgür ortam ister. Ancak hayalin bir ayağı pergelin ucu gibi gerçeklerde olmalı, diğer ayağı olanaklarda dolaşmalıdır.


Ülkemizde ne kadar az hayal kurabildiğimizi fark ettim. Okul, iş, evlilik hayalinden ileri gidemiyoruz. Hayal gücü gelişmiş toplumlarda Sanat gelişir, hatta bilim gelişir. Hayal gücü gelişmemiş kişilerin kalbinde sevgi pek yer tutmaz, çıkarcı sevgiler vardır ancak.


Hayal gücü en çok toplumu besleyen edebiyat için gerekir. Önce sanatçının hayalinde yarattığı karakterler vardır. Renkli bir dünyaya gireriz romanlarla, öykülerle, filmlerle. Toplumsal etkileşim hayal gücünden sanata olan yansımayla belirlenir. Kendimizi başka insanların dertleriyle, sevinçleriyle hemhal olmuş buluruz. Hoşgörü gelişir, birlik gelişir.


Yahya Kemal demiş ki "insan alemde hayal ettiği müddetçe Yaşar" Bu sözde doğruluk payı var sanıyorum. Yaşam ancak hayalle yaşanabilir oluyor.


Hepimiz özgür, demokratik, müreffeh bir Türkiye hayali kuruyoruz. Hayalin motive edici gücüne inanıyorum. Partilerde, derneklerde bu hayal için çabalayalım. Güzel günler göreceğiz inşallah. Hayali bile güzel günler.