Hayat, bazıları için yokuş aşağı inmek kadar kolay, bazıları için de yokuş çıkmak kadar zordur.
Bazen yokuş aşağı inecekken yolu değiştirip yokuş çıkıyorsun.
Her seferinde o yola kendinden bir şeyler katıyorsun ama yine de ilerleyemiyorsun.
Her seferinde kendinden fedakarlık ediyorsun.
Aman bir şey olmaz, ama boş ver.
Bu laflarla içindeki boş balonu öyle bir dolduruyorsun ki bu sefer, patlayacak korkusu yaşıyorsun.
Hayatın sana karşı sistemine her zaman neşenle karşılık versen ne kâfi; bahtımıza gülmek yazılmamışsa.
Kırgınlıkları bir kenara ayırmışsın ama yüzün hep cumartesi.
Bir tarafların hep yara bere.
Kalbini sorsalar yerini bilmez, gösteremezsin.
Ellerin arıyor bir el.
Yorgunsun.
Gözlerinden yokuş aşağı iniyor yorgunluklar.
Bir omuz arıyorsun kafan boşluğa düşüyor.
Yer gök senin yerine ağlıyor sanki.
Ne bu geceden beri yağan yağmur?
İnsanlar kaçışıyor bir tarafa.
Zaten kaçacak yer arıyorlar onları ıslatan yağmur da neymiş?
Şemsiye açmış her biri,
Sahi neyi gizliyorlar o şemsiyelerinde; kibirlerini mi?
Kimseye anlatamıyorsun.
Annene de anlatamıyorsun.
Kalıyorsun öyle yarım.
Sahi, ne zaman tam anlamıyla bütün olacaksın?
Yemek yemek bile avutmuyor artık seni.
Çikolata da neymiş?
Yok bu çikolatalık bir şey değil.
Bu başka bir şey üstadım.
Bu yarımlık çok başka bir şey.