Yaşım ilerledikçe, zaten hep anlamsız ve gereksiz bulduğum “naz yapmanın”, insanın kendi hayatından/keyfinden/mutluluğundan çalması olduğunu düşünmeye başladım iyice. Biriyle görüşmek istenmesine rağmen, sırf ona inat olsun diye ya da trip atmak için vs. işleri yokuşa sürmek saçmalık yani, başka bir şey değil.
Üç günlük dünya neticede ve yarın ne olacağımız belli değil. Madem elimizdeki tek gerçek an “şu an”, o zaman bir şeyleri bile isteye ötelemeye, ertelemeye, engeller koymaya ne gerek var ki.. Hani hep duyarız ama sıradan/beylik bir laf gibi gelir genelde; hayat gerçekten çok hızlı geçiyor. Ve geride bıraktığımız kısım, ileride yaşanma ihtimali olan kısımdan daha fazla olmaya başladığında, daha da çok dank ediyor insana bazı şeyler… Alarm çalmaya başlıyor işte o zaman ve "erteleme, yaşa" diyor.. Ancak o şekilde “iyi ki” ler “keşke” lerden daha fazla olabiliyor bana göre.
Düşünsenize, biri var, o kadar görmek istiyorsunuz ki, size “görüşelim” dediğinde de, ama bana bunu bunu yapmıştı/demişti/görüşmemeliyim vs diye düşünüp içiniz acıya acıya, aklınız onda kala kala görüşmeyi reddetmek, insanın kendi kendini kandırması olur sadece. Ve o insanın bunu tekrar dile getirme şansı ve bizim de o teklife evet ya da hayır deme şansımız olmayabilir bir daha. O yüzden, eğer ortada karşılıklı iyiniyet ve sahicilik varsa, o ya da bu sebepten ötürü naz yaparak kendi hayatımdan/yaşayacaklarımdan çalmıyorum valla ben, size de tavsiye ederim :)