Gözlerimi kırpmadan yazıyorum. Acıyor. Sulandılar ya da ağlıyorum, bilmiyorum. Ağladığının farkında olmaz mı insan? Nasıl kendine bu kadar kör olabilir?
Zaman geçtikçe unuturum sandım. Zaman birbirinin üstüne bindikçe kusarım seni sandım. Akrep, yelkovana yetişmeye çalıştıkça yerleştin beynimin içine. Kalbimin içinde bir yumruya dönüştün. Her atışında kalbim, seni pompaladı tüm vücuduma. Damarlarıma salındın, gezindin. O sırada kusuyordum. Sen ise çoktan ben olmuştun. Bir kere kana karışınca kolay değildir çekip atmak. Parmak uçlarından dahi kusmak gerekir.
Çok düşündüm. Beraber yaptığımız şeyleri yaptım. Sensiz o banka oturdum. "Hayat bir satranç tahtası" dediğin o banka. İki sokak lambası arasında karanlık kalmayı başarabilen o kaldırıma baktım. Bundan iki yıl önce orada dikilen taze bedenlerimizi düşündüm.
Şimdi sen belki sağlıklısındır ama ben her gün kusuyorum.