Ben de her çocuk gibi küçükken mutluydum zamanında. Ta ki o iğrenç şeyler başlayana kadar...

Yavaş yavaş annem ve babamın araları bozulmaya başladı, her gün kavga ediyorlardı.

Normaldir dedim, arada olur dedim ama arada olan bir şey gibi durmuyordu. İşler iyice çığırından çıkmıştı. Babam durmadan annemi dövüyordu ama çok ağır bir şekilde, öyle normal bir dövme değildi. En sonunda ayrıldılar. Bazen babamla, bazen annemle kalıyordum ama daha çok babamla kaldım.

Çünkü annemle kaldığımda hep beni dövüyordu ağzımı burnumu dağıtana kadar.

Yaşım 11 falan olmuştu. Bir gün yine annemin yanına gittim, yazlığa… Sürpriz yapayım, gizlice gideyim dedim. İşte çocuk aklı, kapı aralıktı gittiğimde. İçeri girdim ve bir adamla annemi yatakta gördüm ve o kadar korktum, üzüldüm ki anlatamam. Sonra kaçmaya çalıştım. Yanındaki adam beni yakalayıp bana silah doğrulttu ve asla babana söyleme, yoksa seni öldürürüm dedi. Korktum, tamam dedim titreyerek ve beni bıraktı. Koşarak eve gittim ağlaya ağlaya. Babam ne oldu diye sordu, ben de annem evde yoktu baba dedim, ona süpriz yapmak istemiştim ama bulamadım dedim ve yere kapanarak ağladım. Korktum, anlatamadım babama. O gördüklerimden sonra hayatım mahvolmuştu. Kafama koydum, dedim ki artık benim annem yok, öldü benim annem. Asla kimse onun yaşadığını bilmeyecek. O gün yaşananlardan sonra asla annemi görmedim, bir daha haber alamadım, aramadım, sormadım ama hayat devam ediyordu ve ben daha çok acı daha çok dert çekiyordum. Okuldaki çocuklar annem yok diye dalga geçip benimle alay ediyorlardı. Ben de okuldan kaçmaya çalışıyordum. Kendimi ezik biri gibi hissediyordum, hayat çok zordu, dayanılmazdı… Gün geçtikçe büyüyordum.

16 yaşında bir gün hiç unutmam, Anneler Günü’nde okuldaki gençlere annelerine götürmek için resim yaptırıyorlardı. Herkes bir kağıda odaklanmış, deliler gibi annesine götüreceği resmi bitirmeye çalışıyordu. Ben de kağıda boş boş bakıyordum. Öğretmen yaklaştı ve oğlum sen neden resmini çizmiyorsun dedi. Hocam aklıma gelmiyor ne çizeceğim dedim ama adam nerden bilsin ki benim resmi götürecek bir annem yok. Hemen ben sana yardım edeyim dedi, bir şey diyemedim. Çizdi bana bir resim. Okulun çıkış saati geldi, zil çaldı, ben de hazırlanıp çıktım. Elimde resim, sırtımda çantayla bomboş yürüdüm eve kadar etrafa bakarak yavaş yavaş. Eve geldim, babannemle kalıyordum o sıralar, kimse yoktu evde. O kadar kötüydüm ki ölmek istiyordum. Resme bakıp bakıp ağlıyordum. En son dayanamadım, derdi olanlar içiyor ben de içeceğim dedim, gittim tekele, 3 tane falan bira alıp evde dolaba koydum, soğudular. Akşam oldu, aldım biraları, sahile indim, en ıssız yerine… Başladım içmeye. O kadar kötü geldi ki tadı, kusmak istiyordum her yudumda ama acıdan ne tadını ne kokusunu alıyordum. Hepsini bitirdim ama nasıl ağlıyorum hunharca. Çok kötü başım dönüyordu, eve bir şekilde gittim, vardığımda babannem beni gördü ve kahroldu resmen. Alkol aldığımı anlamıştı. Yatağa geçtim ve uyuyakaldım. Günler geçip gidiyordu, kahroluyordum. Alkolü iyice arttırmıştım, ardından sigaraya falan başlamıştım, yokuş aşşağı gidiyordum. İçime kapandım, bir süre evden falan çıkmadım. Annem ne arıyordu ne soruyordu, hiçbir haber yoktu ondan. Benim gözler çökük, surat asık, her gün boş boş oturuyordum. Babamla aram iyice bozulmuştu. Onunla da hiç konuşmuyordum, bir sürü maddi sıkıntılar içindeydik, babam işinden atılmıştı.

Anneler Günü geldiğinde gider aynı yerde alkol alırdım, ağlar, sızla, eve dönerdim. Ve şu an bu gün daha da ağırlaştı. Farklı farklı dertler bindi sırtıma. Hayat devam ediyor böyle işte. Özür DİLERİM ANNE, ÖZÜR DİLERİM BABA, ÖZÜR DİLERİM AİLEM, sizlere layık biri olamadığım için çoķ özür dilerim. SAĞLICAKLA KALIN.