Hayatı ağır ve yüklü bir şekilde düşünüyorum. Bu durum yine yalnızlığımı düşünmeme sebep oluyor. Hayatımdaki insanları düşünüyorum. Bu denli yakınken kilometrelerce uzak oluşumu. Yaşanmışlıklar bambaşkayken nasıl olur da insan aynı kelimeleri konuşabilir? Bu yaşanmışlıkların diğer insanlara bıraktıkları genel olarak tecrübe, birer hatıra ve hatırladıklarında yüzlerinde oluşan bir tebessüm oluyor. Benim yaşanmışlıklarım da bana tecrübe olarak kaldı ama hepsi de hüzün bıraktı. İnsanları ve hayatı bu kadar az sevişimin sebebi yine yalnızlığımdır. Kendi kuyruğunu yiyen yılana benzer bir hayat yaşıyorum. Ama zaten hayatın formu bu değil mi? Düz bir çember. Yaşadıklarımızı tekrar tekrar yaşayacağımız çemberin üzerinde ilerliyoruz ve başlangıç noktasına her seferinde biraz daha yaşlanmış olarak geliyoruz. Adeta bir kısır döngü.