Dün okuduğunuz bir yazının size hayatın en önemli unsurunun hayatın amacı olduğunu söylediğini ve bu andan itibaren böyle bir eksikliğiniz olmaya başladığını söylemiştim. Bu bize böyle bir ihtiyacınız olmadığını mı gösterir? Hayatın bir amacı olması konusu sadece bizlerin ortaya attığı bir şey midir? Kısacası gerçek değil midir?
Bu soruya akıl cevap veremez. Hislerin devreye girdiği bir noktada akılcı yaklaşımların bir faydası olmadığını hayatımızda çok kez deneyimledik. Çok aç olan birisinin açlık nedir, aç olmak bir zorunluluk mudur gibi sorguların içine girdiği görülmemiştir. Açtır ve açlığını giderilmesi gerekir. Öyleyse biz de bir eksiklik hissediyor ve neden yaşıyorum ki diyerek bu eksikliği dile getiriyorsak bu sorunun neden var olmak zorunda olduğunu sorgulamayız. Sadece cevap ararız ve sorar dururuz; neden yaşıyorum?
Tuhaf bir koşul; aklın yetersiz kaldığı bu yerde akla ihtiyacımız var. Aramalıyız. Önce kendi hayatımızdan başlarız. İçine daldığımız olayların herhangi bir bilgi vermemesi sonrasında dışarıda ararız yardımı ve sorarız başkalarına neden yaşıyorum? Aldığımız cevaplardan birisi içimize sinecektir. Çünkü aramış ve bulamamış olan kimse yoktur.
Öyleyse bir an önce içine düştüğümüz çıkmazı bir kenara bırakıp eyleme geçmeli ve herkese sormalıyız; neden yaşıyorum?