Bir nota düşün. Bu nota senin hayatının bir parçası ve sen hayatın olan bu şarkıyı farklı notalarla güzelleştirecek bestecisin. Bu şarkıya hangi yönden baktığına göre değişir tabii. Daha önce duymadığın notaları dinleyip, beğenmeyip şarkına eklemezsen şarkı çok sade olur. Ama bu notaları şarkına ekler ve şarkını her yeni değişikliğe açarsan; maceraya, aşka, acıya, mutluluğa... İşte o şarkı o zaman senin şarkın olur. Bu düşünceyle kendi şarkımı yazıyorum ve yazacağım.


Bulutsuz bir gecenin karanlığında parlayan yıldızlar vardır ya, seni nereye istersen oraya değil de daha farklı, güzel yerlere götürebileceğine inandığın veya her birinin ayrı bir hikayesi olduğunu düşündüğün. Benim de her anımın farklı bir hikayesi olduğu gibi. İşte gözlerimdeki ışıltı da öyle. Beni ilerleten güzellikleri gören, gözlerimde olan o ışıltılar benim geleceğimin ışıltılarıdır. Bu ışıltıları kaybetmemeye çalışıyorum ve hep de çalışacağım. Aynı, denizde bir balığım, karanlık gecede denizin karanlığına yüzüyorum. Ama ay denizde bir yol aydınlatıyor, yıldızlarsa ondan ger kalmıyorlar, resmen gitmem gereken yeri rüzgarın fısıltısıyla bana söylemeye çalışıyorlar. Bazen bu aydınlık yolu bulmak zordur, bu zorluk kadar fısıltılara kulak vermek de zordur. Ama ben pes etmeyeceğim, bir balık olarak koskoca dünyada tek bir yerde kalmayacağım. Daha gezip görebileceğim çok yer var ve ben bunları yaşayabilmek, deneme fırsatını elde etmek için uğraşıyorum, hem de çok. Bir balık olarak inanıyorum ki benim denizimin şarkısı daha yeni başlıyor. Bu şarkının notalarıysa benim okuduğum kitaplardan öğrendiklerimdir.  


Farklılıklarıyla birbirini tamamlayan her bir nota; empati, saygı ve bir anne gibi sahip çıkmak... Hepsi birbiriyle bir veya birden fazla yönden bağlıdır. Sonuçta bağlı olmasa bu şarkı olmazdı.