Eskiden çok iyi hatırlıyorum. Arkadaşımızın parası olmadığında pahalı yerlere gitmezdik. Arkadaşımızın babası yoksa baba kelimesini çok söylemezdik. Annesi yoksa utanırdık saçımı annem ördü demeye. Arkadaşımız üzülmesin diye elimizden geleni yapardık. Biz buna empati diyoruz. Şimdi lüks mekanlar masa da çeşit çeşit yemekler paylaşılıyor. Niye hava atacak ya 100 çeşit yemek. Sonra çöpe...Fotoğraf atarlar mekana bak off bee...
Niye bu hale geldik. Hiçbir şeyin kıymetini bilemedik. İyi misin sorusuna kötüyüm dedik. Halbuki iyi olmak için bir sürü sebep varken...Neydik, ne olduk, nereye gidiyoruz?
Sıcak bir yatakta yatmanın kıymetini bilemedik. Çünkü olması gerekenin bu olduğuna inandık. Off, ben kuru fasulye yemem, ıy deyip burun kıvırdık. Buna hakkımız varmış gibi. İnsanlar tuğlaları yorgan ettiler üzerlerine. Yaşamak için bir parça kuru ekmeğe tutundular. Ama ekmek de yetmedi tutunmak için. Şimdi bu insanlar annelerini babalarını çocuklarını eşlerini yakınlarını kaybettiler. Şu zor günlerde kimse zevki sefa fotoğraf atamaz. Bu durumu normalleştiremez. Annesini kaybetmiş birinin gözüne annesini sokamaz. Sevgilim deyip ah 14 Şubat diyemez.10 tane şehir yok oldu. Bunu yerine getirebiliriz. Aklın vermiş olduğu adımlarla. Birlik beraberlik içinde... Bunu en iyi nasıl yaparız? İlk önce oradaki insanları anlamakla başlayarak... Empati. Empati. Empati!
Sıcak bir çorba sıcak bir omuz içimizi ısıtır. Haydi artık kalp kırmayı insanları hor görmeyi bırakalım. Kalbini kırdım özür dilerim demek için geç olabilir... Enkazdan çıkan bebeklere kucak olalım. El olalım yürek olalım. Ben elimden geleni yapacağıma söz veriyorum. Sevgiyle kalın.