Yanılıyor insan.



Ve bağlıyor küçükken annesinin bağladığı ayakkabıları.

Büyüyünce kendi başına.



Herkes bir süre sonra yalnız kalıyor.

Ağlayınca koştuğu anne kucağına. 

Büyüyünce utancından yaklaşamıyor bile. 



Öyle dile gelen her söz çıkmıyor ağızdan. 

Öyle körü körüne bağlanamıyor insan insana bir yerden sonra. 

Ve bir süre sonra güneş batıyor. 

Karanlıklara dalıyor insan. 

Hüzün doğuyor gökte. 

Yıldızlar kayıyor bir bir tutamıyorsun bile. 



İhtiyaç duyuyor üzüldüğünde kalbim. 

Hiç bitmeyecek bir pile. 

Yaktı insanoğlu koca bir yorganı. 

Sebebi sadece bir pire. 

Her şeye rağmen alıştım ellerimdeki kire. 



Diriltemedim ölülerimi.

Hepsi içinde kaldı bir avuç toprağın. 

Farkına vardım çok konuşurken bir süre sonra susmanın. 

Sessizliği duymanın. 

Sessizliğin içindeki kuru gürültünün. 

Adını koyamadım içimdeki dürtünün. 

Başa yine başa her seferinde en başa döndüm. 



Sen yarındın. 

Ben adını bile anmak istemediğin dün. 

Ve bak yine doğdu gün. 

Kaldırdım içimdeki başka bir beni. 

Taktım maskemi. 

Yaktım tütünü. 

Koyuldum yola. 

Ben bugün de ben olamadım. 



Bir bardaktın sen, ben bir sana bir yudum su olamadım. 

Ama bütün bahçeyi suladım. 

Karmaşaya bak. 

Karışıklığıma alış. 

Beni anlamaya çalış. 

Anla beni