Fazla geldi, düşlerin,

düştün gözlerimden.

hayalin, düş oldu


güldüm,

sonra öldüm,

bir baktım,

baktığım yere gömüldüm.


seslendim, duymadın.

ağladım, hissetmedin.

dokundu, varlığıma armağan ettiklerin


her şeyin arasında,

bir duygu vardı

boyutlar arası yolculuk gibiydi.


adını seslendiğimde kalbim atıyor

zihnime davet ettiğimde bünyem titriyor

dualarıma kattığımda gönül gözüm ağlıyordu.


umut, sabırlı insanların limanıydı

ben,

limanımızı bombaların hedefinden korumak için eylem yaparken,

sen kanunsuz bir diktatör gibi dünyamızın koordinatlarını dağıtıyordun.


Limanın dışına çıktığın an, 

Çernobil'e nazire yaparcasına bir gürültü koptu

kimyasallar havaya süzüldü,

hayallerimizi astığımız kuşlar yere düştü,

topraklara ektiğimiz umut taneleri soldu

adımıza armağan ettiğimiz şarkılar, sözsüz kaldı

göğümüzün maviliği kırılıp, adımlarımızı denk getirmeye

çalıştığımız yere, ayağımın dibine düştü.

dünyanın telaşından kaçıp, dinlendiğimiz yerlere ateş topları yağdı.



ben,

ziyadesiyle her şeyin üstesinden gelecek iradeye sahiptim

sonra

bu yükün fazla geldiğine ve içinde sensizliğin alev aldığına şahit olunca

yollara koyuldum.


bir dağın zirvesine yakın yerindeyim.

ellerimi göğe kaldırıp,

uzaklarda, iki kişi tarafında terk edilmiş bir sevgi limanına 

dualar ediyorum...


hazin bir yenilgiyle tarumara uğrayan bu yerden

sesler duyuyorum.


dile ağırlık katacak o sesleri duyuyor musun?