Bilmem kaçıncı cüzündeyim yaşamın,

Artık hafızı oldum bu acıların.

Kalbimi dağıtıp geliyorum bu vakitlerde

Afrika’ya, Halep’e, İdlib’e ve ülkeme

Ekmek arasından dökülüyor son kırıntılarım

Denk gelse bari diyorum içimden

Aç bir kedinin önüne.


Bir bayram sabahı daha geçti ömrümüzden.

Bir Karadeniz kentinde

Turşu gibi kavruldu yüreğim.

Çerçevede bana baktı kağıt kesiği gözlerin

Sesin bozuk bir kaset gibi,

İç organlarıma dolandı

Dibi tuttu tenceremde

Acı baharat kokusu yükselen

Mayası bozuk kelimelerin

Ekşimiş kalbinin.


Okudum asırlarca,

Bizden büyük inananı yoktu yalnızlığın.

Haziranı öptüm alnından

Tespihler yaptım ceviz kabuklarından

Saçlarım örülüydü yine iki yandan

Gül suyu damladı uçlarından

Gelmeyeceksen söyle 

Kesip atayım balkondan.


Bir yeri kalmadı ezilecek 

Siyahi yüreğimin.

Sen hem Afrikaʼm hem Amerikaʼmdın benim.


Istakoz olsam,

Vura vura parçalardım

Bir zamanlar beni koruyan şimdilerdeyse

İçine sığamadığım kabuğumu.

Yılan olsam bu yaz değiştirirdim derimi.

Ama bir toprağım ben,

Çürüse de söküp atamam

Bir zamanlar içimde köklenen hiçbir şeyi.


Hoş geldin haziran,

Seviyorum seni!