kırkımızı şehrin betonlarına gömüp uyansak ya yeşil bir orman sabahına

filmlerin saçmalığını yaşasak ilk uyanış demlerinde

gülümseyip baksam uzun uzun

sonra hatırlasam tüm izlediklerimizi

"ulan" desem "ne güzel bir şeymiş bu"


bize geceden siktir çekmiş yorganın

çıplak bıraktığı bacaklarına günaydın desem bir öpücük kondurup

sonra uyansan

ama belli etmeden

aslında hep uyanıkmışsın da

bu anı bekliyormuşsun her zamanki gibi

hep öyle yapıyormuşsun aslında kahvaltıyı hazırlamaktan yırtmak için

sonra ben bunu yetmişimize geldiğimizde öğrensem

dişsiz ağzımla öpmeye koyulsam yılların yattığı yanaklarından

sonra dudaklarından


ben kahvaltıyı hazır ederken sen kızarmış herhangi bir şeyin kokusuna uyanıyormuş gibi yapsan

arkamdan sarılsan ya tüpün başında dururken

günaydınlaşsak

öpüşsek

belki de kahvaltılardan sonra sevişiyoruzdur da bizim haberimiz yoktur


karanlık çökse

gökte ay

yerde ateş

içimde sen

içinde ben

buldum

sucuk kızartalım ateşte

belki göbeği çatlamış bir espri yaparız


karanlık çökse

sen dudaklarımdan emsen karanlığı*

ben içine kussam tuttuğum bütün yıldızları

gökyüzünü içinde yaşasam

ay olsa kalbin


sana şarkılar söylesem

ama ateş sönmüş bir tek köz kalmış

bir tane akkor lambamız varmış kapının eşiğinde

onu açmışız


yatağımızı ziyaret etsek günün dip kısımlarında

sevişmelerimize düşman yorganı çeksek üzerimize

sen çıplak

ben çıplak

ya sen bana sarıl arkamdan

ya ben sana

belki bu sarılmaların sonunda sevişiyoruzdur da bizim haberimiz yoktur


uyuyalım çünkü

yarın sana uyanacağım bir sabah bekler beni

uyuyalım sevgilim


seni o kadar çok seviyorum ki sevgilim

katmadan duramıyorum sana kendimi



12.02.2018

En Değerlime