Biz dünyalılar, önümüze her daim ulaşılması gereken hedefler koymaya programlanmışız adeta.Bu hedefler silsilesi içinde, mücadele ve rekabetin eşlik ettiği bir hayatı yaşayıp gidiyoruz.Peki neden sürekli yeni hedefler koymak zorundayız? Çünkü hiç bir amaç gözetmeksizin sadece yaşamak için yaşanılan bir yaşam tek kelimeyle 'çürütüyor' insanı! Amaçsızlığın- anlamsızlığın verdiği ıstırabı dindirmek için zevk - safa devreye giriyor ve birer birer kayıp gidiyor o gencecik hayatlar bağımlılıkların bataklığında...


İnsana mana gerekli... Yaşamı anlamlı kılan ise gayeler-hedeflerdir. Önümüze koyduğumuz her bir hedef bize tecrübe kazandırmasının yanı sıra aşkın bir insan olma yolunda da kişilik inşası vazifesi üstleniyor. Öyle ki Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de piramidin en üst basamağındaki en yüce hedef, kendini gerçekleştirmektir.


Kanaatimce tüm hedeflerin, gayelerin özündeki esas amaç, kendini gerçekleştiren, kendini bilen aşkın bir insan olmak olmalıdır. Kendi gerçekliğini bulmuş olan insan nihai hedefine varmıştır.

Ne mutlu KENDİNE varabilenlere...