Merhaba, tarih 18 Haziran salı. Rutin bir hayatımız var sanırım. İnsanlar yapması gereken görevler ve bu görevlerin zamanı var. Olgunlaşma ve ritüel haline dönüştürdüğümüz hayat acı verici. Bazı günler şunu düşünmeden edemiyorum. Dünya'da hayalci bir varlık ne kadar hayalci olabilir? Her şeyin bir sınırı var. Yaşamın, çocuk sürecinin ne kadar sürdüğü, bir maçın ne zaman biteceği... Bu örnekler alır başını gider. Her şeyin bitiyor olması ne kadar acı verici. Her şeyin bitmemesini istemekte ne kadar gülünç. Beni meydana getiren bir varlık varsa çok komik bir oyunun içinde bırakılmış hissediyorum. Uzun bir yolun bitişini görüyorum. Uzun bir sevginin bir anda sönüp gidişini gördü bu gözler. Uzun bir arkadaşlığın bir çıkar çatışmasında hemen yok olmasını ve her geçen gün insanın, kendine ve diğerlerine bir yabancı haline gelmesinin burukluğunu yaşıyorum. Bence meslekler sırf bu yüzden var. İnsanın, Dünya içerisinde kendinden ve ötekilerinden bir anlığına olsun feragat etmesi için varlar. İnsan ulaşılmaz bir amaç edinmeli kendine. Zira sanatın bir nebze olsun ulaşılmaz bir meşgale olduğunu düşünüyorum. Her amaç onu var edene hizmet eder. Yaptığımız iyilikler bile çoğu zaman bir başkasından övgü almak için değil midir? Her zaman demiyorum. İnsanın içinde merhametli bir sistem var. Kimi bu sisteme psişe kimisi vicdan diyor. Galiba beynim olmasaydı ya da kısmen işlevlerini yerine getirmeseydi daha mutlu olurdum. Düşünüyorum o halde varım. Günümüzde şu kalıba dönüşmüştür. Düşünüyorum her düşünme eyleminde birazcık yok oluyorum. Düşünmek ve sorgulamak topluma göre bir hastalıktır günümüzde. Çoğu kimse aşırı düşünen, aşırı detaycı insana merak duymaz. Biz düşünenler bu konudan şikayetçi değiliz. Farklı olduğumuzu ya da övünecek bir tarafımız olduğunu da söylemiyoruz. Sadece düşünen insanlar için Dünya kısaca şudur. İnsan olmaya çalışmaya başlamanın ilk adımı düşünmektir. Düşünen insanlar kısmen insan olmaya çalışırlar. Tüketen insanların devrindeyiz. Her şey tüketilebilir insanlar da bu tüketme sevdasına dahildir. Belki de her şeyin bu kadar tüketilebilir bir hale dönüşmesi insanda travma yaratıyor ve yaşam bu tüketme sevdamız dolayısıyla mahremiyetini her geçen gün yitiriyor. Bu yazıda tüketilebilir. O yüzden burada noktalıyorum. Fazla düşünmek ve insanın algılarının gereğinden fazla açık olması " Allah belamı verdi galiba." durumuyla özdeştir. İyi günler ve esenlikler.