Denemenin üstadından sonra en beğendiğim deneme Henri Bergson’ın Gülme eseri olsa gerek. Yine bulutların üzerinde hiçbir şeye değmeden uçmak gibi. Bütün yolları gösterip soruları ardı adına sıralayıp sizin anlamanızı sağlıyor. Bazı cümleleri tekrar tekrar okuyup anlamaya çalışıyorsunuz. Eser incecik olmasına rağmen içindekiler dünya yükü. Kitap adından geliyor, gülmek en samimi duygu aslında. Gülmenin anlamını, neden güldüğümüzü, gülmeye yol açan koşulları, gülmenin karakterini ve toplumsal işlevinden söz ediyor. Kitaptaki bazı cümleler hayat hakkında da bizi bilgilendiriyor. İçinizde kendinize dair cümleler bulacağınızı umduğum cümleleri alıntılıyorum ve herkese tavsiye ediyorum. Bu arada gülünce gözleri kısılan insanlara selam olsun.

*Bazıları, insanı ‘gülen hayvan’ olarak tanımladı.
*Gülmemiz her zaman bir topluluğun gülmesidir.
*Gülme, müşterek hayatın bazı gereklerine cevap vermelidir.
*Nasıl olmamız gerekiyorsa o şekilde görünmeye çalışmamızı ve kuşkusuz günün birinde tam da göründüğümüz gibi olmamızı sağlar.
*Tıpkı bazı bahar sabahlarının hafif sisinde güneşli bir gün vaadinin hissedilmesi gibi.
*Sanki kişinin tüm manevi yaşantısı simasında kristalleşmiş gibidir.
*İnsan vücudunun tavır, jest ve hareketleri, tam olarak bu beden bize basit bir makineyi hatırlattığı ölçüde gülünçtür.
* Bir fikir; konuşmanın başından sonuna kadar büyüyen, filizlenen, çiçek açan, olgunlaşan bir şeydir. Hiçbir zaman durmaz, kendini asla tekrar etmez.
*Her an değişmesi şarttır zira değişmeyi bırakmak, yaşamayı bırakmak demektir.
*Demek ki artık kendimiz olmaktan çıktığımız noktada taklit edilebilir olmaya başlıyoruz.
*Ruha musallat olan beden, ruhun önüne geçen beden.
*Asıl bakmamız gereken yer, kişinin içinde oynanan güldürüdür ve mizansen sadece bunun dışa yansıyan kırılımıdır.
*Hayatın tüm ciddiyeti özgürlüğümüzden gelir.
*Demek ki esas olan kendimizde tecrübe ettiğimizdir ve eğer tanıyabiliyorsak sadece kendi kalbimizi derinlemesine tanıyabiliriz.
*Güzel bir dram izledikten sonra salondan bu izlenimle ayrılırız. Bizi ilgilendiren, başkalarıyla ilgili anlatılanlar değil kendimizle ilgili bize sezdirilenlerdir.
*Bu yüzden güldürü, dramdan çok daha yalandır gerçek hayata.
*Kestirmeden söyleyecek olursak şeylerin kendilerini görmeyiz; çoğunlukla onlar üzerine asılmış etiketleri okumakla yetiniriz.
*Sanatçının yapıtı bizim için ders niteliğinde bir örnektir.
*Hayat parçalar halinde bir araya getirilemez. Sadece seyredilebilir.
*Zira gülünçlük farkında olunmayan bir haldir.
*Tıpkı denizin yüzeyinde dalgalar sürekli kabarırken alt katmanlarda derin bir dinginliğin hâkim olması gibi.