Gözlerimi hafifçe aralıyorum

Uyku ile uyanıklık arasında bir yerde gibiyim

Rüya mı görüyorum hâlâ, yoksa madde dünyasının gerçekliğine dönüş mü yaptım

Kestiremiyorum.

İlk birkaç dakika ismimi, cismimi ve daha birçok şeyi hatırlamıyorum

‘’Neredeyim, kimim, n’apıyorum?’’

Bilmiyorum.

Zihnimden birkaç düşünce çekmeye çalışıyorum

‘’Ben ne düşünüyorum?’’

Bulamıyorum, boşluk.

İçime yönlendiriyorum, kalbime yoğunlaştırıyorum odağımı

‘’Ben ne hissediyorum?’’

Bulamıyorum, boşluk.

Halihazırda uzanıyor olduğum düzlemde uzanmaya devam ediyorum

''Hem kalksam n’apacağım ki?''

Zihnim boş

İçim boş, kalbim boş

Belli ki hayatım da boş, bomboş

Tüm bu boşlukların hissettirdiği olanca doluluk çörekleniyor içime

Boşluklar, kaldırmaya zorlandığım doluluklar yüklüyor omuzlarımın üzerine

Omuzlarımdan boğazıma uzanıyor doluluk hissettiren boşlukların maharetli elleri usul usul

Okşuyor gibi yapıyor önce

Rahatlayacak, güvenecek gibi oluyorum

Öyle bir rahatlayacak, güvenecek gibi oluyorum ki; neredeyse methiyeler düzeceğim boşluklara!

Fakat sonra bir anda ellerinin boğazımdaki mevcudiyetini çok daha kuvvetlice duyumsamaya başlıyorum, elleri maharetli

Bariz sıkıyor boğazımı

Boğuluyorum.

Olanca boşluğun hadsiz ve münasebetsiz eşlikçiliği ile hayatta kalmakta zorlanıyorum

‘’Nasıl oldu da bu hâle geldim ben?’’

Sorgulaması içine dahi giremiyorum

Zira manası yok.

Zira durum, göründüğünden daha karmaşık.

                   

 

 

Her şeyi karıştırdım ben

Birbirine.

Soyut düzlemde her bir şeyi birbiri içine geçirdim

Eşeledikçe eşeledim

Yüzeyde görünenle yetinmedim

-Keşke az biraz da olsa yetinse miydim?-

Görünenin arkasındaki görünmeyene gözümü diktim hep

Hakikatin derinlere gizlenmiş olabileceğine inanmayı seçtim

Yüzeyde görünenin anlattığı masalların bir kulağımdan girip öbür kulağımdan çıkmasına müsaade ettim

Lakin sanıyorum ki; haddinden fazla derinlere indim

Soyutla somutu bir türlü dengeleyemedim

Zaten sanıyorum ki; oldum olası bir denge problemim var benim

Ne yazık ki çoğu zaman dengesizin biriyim

Bir uca iliştim mi, onun hakkını vermeye ant içmişçesine dibine kadar gitme eğilimi gösteririm

Sanıyorum ki; ben az buçuk bir ‘’aşırılıklar kraliçesi’’yim

Neyi nerede bırakıp, neye nerede başlamam gerektiğini ne yazık ki çoğu zaman bilemeyenin biriyim

Artık aşırılıklarımı dengelemeliyim

Tüm uçlarımı birbirine denk eylemeliyim

İyi de, nasıl?..




Halihazırda uzanıyor olduğum düzlemde, olanca boşluğun hadsiz ve münasebetsiz eşlikçiliği ile uzanmaya devam ediyorken

Yanı başımda çekim kuvveti yüksek bir manyetik alan oluşmaya başladığını tahayyül ediyorum

Bendeki hissiyatı kara, kapkara

Sonunda suçlayacak, tüm sorumluluğu üzerine yıkacak ve bu vesileyle içimi belki biraz olsun soğutacak bir şey bulduğumu sanıyorum

Tüm o boşlukların müsebbibi; bana kapkara hissettiren bu manyetik alanın ta kendisi işte!

Belli ki zihnimdeki her şeyi çekti içine

Belli ki içimdeki, kalbimdeki her şeyi çekti içine

Hapsetti.

‘’Ben ne düşünüyorum?’’

‘’Ben ne hissediyorum?’’

‘’Neredeyim, kimim, n’apıyorum?’’

Sorularının tüm makul yanıtlarını çekti içine ve hapsetti.

Hep aynı şeyler dönüp durarak bu karanlık manyetik alanı oluşturdu hayatımda belli ki

‘’Hep aynı şeyler belası''ndan mayasını alan hayatımın günlük rutin -akmıyor gibi hissettiren- akışı

Beni gafil avladı

İçimdeki şeytanlarla yuvarlak masa toplantıları ayarlayıp işbirliği yaptı

Oysa içimdeki şeytanları terbiye edip onların efendisi hâline geleceğim, onları bir ömür zapturapt altında tutup kontrol edeceğim diye yıllar boyu ne uğraşlar verdim kendimce

Bir boş bırakmaya gelmedi

‘’Biraz ara verip dinlendireyim kendimi, n’olacak sanki...’’ dedim, affetmedi

Hep aynı şeyler belasından mayasını alan hayatımın günlük rutin akışı ile içimdeki şeytanlar el ele tutuşup bir çember oluşturarak beni ortalarına hapsettiler

Etrafımda dönüp durarak bilmediğim bir dilden, anlamadığım şarkılar söylediler

Çocukken oynadığım ‘’kutu kutu pense’’ oyununun tuhaf ve karanlık bir versiyonu gibiydi, ensem ürperdi

Her geçen gün

Hayata dair mana algımı, istencimi, coşkumu, çocuksu merak ve heyecanımı yitirdikçe

İçimdeki kâşifi katlettikçe

Daha da hızlandılar

Akmıyor gibi hissettiren hayatımın akışı ile içimdeki şeytanlar el ele tutuşup tuhaf ve karanlık versiyonuyla ‘’kutu kutu pense’’ oynarlarken

Benim içsel bitik ve yitikliğimi fırsata çevirip her geçen gün hız kazandılar

Başım döndü, midem bulandı, ensemdeki ürperti daha da yoğunlaştı

Kazandıkları hız ile ''istikrar'' mefhumunu bir araya getirdiler, akıllıydılar

Hiç durmaksızın etrafımda hızlıca döne döne bir manyetik alan oluşturdular

Beni gafil avladılar

Zihnimden, içimden, kalbimden her şeyi çektiler o karanlık manyetik alanın içine

Hapsettiler.

Ben bomboş kaldım.

Sanıyorum ki; hatayı ta en başında yaptım

Ta en başında hep aynı şeyler belasının boynunu çat diye kırmalıydım

Ya da onun boynunu çat diye kırması için hayatıma ‘’yeni bir şeyler soluğu’’nu çağırmalıydım

Hep aynı şeyler belasının hayatımdaki mevcudiyetine sesime çıkarmayıp onu kendi hâline bırakarak, onun sinsice büyüyüp gelişmesine farkında olmadan fırsat tanıdım

Ben hatayı ta en başında yaptım

Şimdi ise hep aynı şeyler belasından mayasını alan hayatımın günlük rutin akışı ile içimdeki şeytanların el ele tutuşup hızlıca dönerek etrafımda oluşturduğu manyetik alandan kendimi çekemez hâldeyim

Beni içine çekiyor

Sanki ruhum onun tarafından emiliyor

Düşüncelerim, hislerim, algılarım onun tarafından emiliyor sanki

Kurtulamıyorum

Her sabah, uzanıyor olduğum düzlemden kendimi kaldırmakta ve içimde hayatın içine karışmaya dair en ufak bir heves kırıntısı bulmakta zorlanıyorum

Yanı başımda belirdiğini tahayyül ettiğim o karanlık manyetik alana çekildikçe çekiliyorum

Tüm bunların, mana algımı ciddi biçimde yitirmiş olmamdan ileri geldiğine inanıyorum...




Bir an önce

Mana algımın yeniden yapılanmasına ihtiyacım var.

Aksi takdirde o karanlık manyetik alanın içine çekildikçe çekileceğim, varımı yoğumu o karanlık manyetik alana vakfedeceğim

''Yeni bir şeyler soluğu''na ihtiyacım var, kırmalı ''hep aynı şeyler belası''nın zaman içinde haddinden fazla kalınlaşmış boynunu çat diye

Zira o denli kalınlaşmış bir boynu tek başıma kırmaya yetmiyor gücüm benim

''Yeni bir şeyler soluğu''nu hayatıma davet edecek heves ve istenci içimde bulabilmem için

Mana algımın yeniden yapılanmasına ihtiyacım var

Bir an önce.

İyi de, nasıl?..