Ruhumu o kadar usulca bir pezevenk gibi sattım ki gittiğinin farkına bile varamadım. Anılarıma geri döndüğüm zaman fark ettim bir şeylerin eksik olduğunu, o zaman fark etttim gittiğini. Çok geç kalmışım. Yokluğunu anlamayacak kadar çok gerek görmüşüm gitmesini. İyi de neden? Biraz daha çabalasaydım. Sahip çıksaydım. Biraz daha acı çekseydim her şey daha farklı olabilirdi. Şimdiyse yolda yürürken gördüğüm yabancılardan hiçbir farkım yok, ruhunu "normal" olmak için satmış bir pezevenk.
Arada eski beni özlüyorum. Hayatımı boş yaşadığımı biliyorum. Elden ne gelir diyorum. Sattığım ruhumu biraz da ben elliyorum (iyice pisliğe bulanıyorum). Ruhum yerine hayatımı seçtim, diğer herkes gibi. Neden hayatı seçiyoruz? Yaşamak bu kadar matah bir şey mi? Ne işe yarayacağım şimdi ben? Hayattaki amacım ne olacak? Ne bok yiyeceğim? Kimsenin umrunda değil bir yol bulunuyor çünkü. Ama ne önemi var, yaşamanın yolunu bulmuşum ne önemi var. Ben ruhumu satmışım. Güzel ruhumu. İnsanlar gelir yüzüme güler. Bir zamanlar ruhlarını sattıkları için yüzlerine güldüğüm, küçümsediğim, acıdığım insanlar. Ne farkım kaldı onlardan. Hep böyle mi olacak? Hayatımın sonun kadar böyle mi yaşayacağım?