beynimin içindeki karmaşaya tanım aramak nafile. pikaba özenle yerleştirdim plağı. ezgiyle aramda yolda olanların yol alamayacağı cinsten bir git-gel hâli başladı. ve bir noktada buldu beni çatlaktan içeri sızıp kesesini açtı ona gösterdiğim özeni hatırladı, birer beşer ve şaşar olanları zula etmeye koyuldu. karşı koyacağım ya da koymam gerekenlere ilişmedi belki de ben vicdanımı yalanlıyorum, bilemedim. yalan adi bir mekanizmadır onu harekete geçiren şeyse tanıma mahal tanımayan insandır. ne demek-teyim ya. ne demek ya. ne demek. demeklerimi mandallamayın, kendime benzeyenler yarışmasına katılıp üçüncü olma şerefine nail değilim henüz. ayrıca, yazmak durultuyordu dengesizliğimi. heceleme sayın okuyan. sizinle daha önce kavşaklardan debriyaj-fren kontrollü yol almış mıydık? bu, bilinçsizliğin akamayışı. eskiden notasıyla başlayan cümlesizliğin hedefe varamayışı. ben de kel-olan, azığımı elime verdiler. açtım baktım azığı şeker de sanmışım bu yaşamı. yekpare bir top edip travmaları tetiğe basmayı tercih ettim. ne mi oldu? hiç olduk. kudlo çih. aynaya baktım, kendimi gördüm. de, hoş karşılandım diyemem. şimdi elimi yekpare bir top edip hücumlanmam icap ediyor. ayna, onu süblimleştirmemi rica etti. hoş karşılanmadık diye karşılamayalım mı? a bir müddet duralım, kar kırmızı ağlıyor. ve pencereler açık ölümüne. uzandım boyluca. bedenimi konumlandırdım. ve sızdım. ölümüme.