Beni bunu yazmaya mecbur bırakan sisteme nefretlerimle...
İnsanlar siyah ve beyazlar içinde gidip gelirken, gri ne demek bilmiyorlar. Bu başlık altında birçok konu konuşulabilir ama benim bugün bahsedeceğim konu: Başörtüsü.
Savunsun ya da savunmasın, bu konuyu erkeklerin konuşmasından bıktım öncelikle. Konu din bile olsa, konuşulabilecek bir çok şey varken, yine olan kadına oluyor. Birisinin "kapanması" ya da "açılması" büyük olay oluyor. Öncelikle kendimden bahsetmek istiyorum...
İlk "kapandığım" dönem, kendi üstüme çok gelmiştim, mükemmelliyetçilik şemamdan dolayı. Bu şemaya sahip olanlar bilir, üç buçuk sene bu şekilde kalmak hiç de zor olmamıştı. Fakat, kendime diğer konularda yaptığım baskılar ve kendimi kaybetmiş olmam beni tetikledi ve boğulmaya başladım. Bu üç buçuk sene üstüne "açılma" kararı aldım. Tekrar kapandığımda ise içimden gelmişti fakat şu anda yollarımı tamamen ayırdığım kişilerin yoğun baskısına uğramıştım ve yollarımı ayırınca sanki başörtüsü de baskı yapıyor gibi açılmak istedim.
İlkinde çok üstüme geldiğim için, insanlara daha çok müdahale ediyor, ya da içimden onların da böyle olmasını diliyordum. Kendimi keşfettikçe ve üstüme gelmeyi bıraktıkça bu tamamen gitti.
Eskiden başörtülü birisinin kot pantolon giymesi rahatsız ediyorken artık "herkes kendi nefsine göre, elinden geleni yapıyor" diyorum. Başı açık birini gördüğümde de o rahatsız olan tarafım tamamen gitti. Hatta "çok açık" diyeceğimiz boyutlarda bile olsa. Çünkü herkesin KENDİ hayat yolu bu. Yani mükemmelliyetçiliği bıraktım ama toplumda özellikle konu başörtüsü olunca herkeste belli tabular var. Geleneksel dediğimiz kesimde de seküler dediğimiz kesimde de yobazlık var.
(bknz. yobaz= Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan kimse.)
Şu anda geliştim, büyüdüm. Yaşım 27 ama bazı konularda 80 yaşında birinin olgunluğuna sahibim.
Bunlar anlatmak zorunda olmamam gerek ama gelecek eleştiri ve baskıları minimuma indirmek istiyorum.
Ben şu anda "kapanmak" istiyorum ve bu sefer daha olgun bir şekilde bu kararı veriyorum fakat ileride yine nefsime ağır gelebilir, inancım değişebilir, fikirlerim değişebilir ve tekrar "açılabilirim".
Namaz kılan birisi nasıl ki sabah namazlarını düzenli kılmadığında eleştirmiyorsak, aynısı başörtüsü için de geçerli olmalı. Dinden çıktı diyor muyuz? Ya da dengesiz diyor muyuz? Hayır, nefs diyoruz. Biz insanız. Hatalarımız, eksiklerimiz olur: Bunu artık kabullenmek zorundayız.
Ben sırf zorbalık göreceğim diye dün gece sabahlara kadar uyuyamadım düşünmekten. Kimseyi bu duruma düşürmemeliyiz.
Seküler bir çevrede büyüdüm, çevremden sadece açılıp-kapanmaktan değil, salt kapandığım için de eleştiriler alacağım ve ben bundan yoruldum artık.
Ben değişmiyorum. Hala o renkli saçları seven hatta belki dönem dönem yine boyatacak olan Burcu'yum. Hala sanata aşık olan ve şarkı söylemeye devam edecek Burcu'yum. Okuyorum ve değişmeye devam edeceğim. Hayat bu zaten, değişmiyorsak sıkıntı vardır.
Kendime ve kendim gibi herkese de bu esnekliği göstermeye başladım:
Huzur içinde yaşamak istiyorsanız, size de öneririm.
Hayat siyah-beyaz değil.
Öğrenmeliyiz.
Griler var.
(3 Ocak 2024, 20.14)