Bazen insan her şeyin bitmesini ister. 

Ölmek değil de durmak gibi.

Mesela zaman ve tüm ekleri otoban üstü ağaçlar gibi çakılı halde, cama yapıştığım yanağımın kenarından akıp gitmeli.

Beni benimle bırakmalı.

Kendim dışında her şeyin ötesinde, sadece kendimle ve sadece kendi istediklerimle.


Bazen insan her şeyin bitmesini ister. 

Hep ister, istemediklerini bile ister. 

Bazen istediğini istemeyenlere inat veya istediğini isteyenlerin gözünde olacağı kişiyi istediği için. 

Hep popülerdi kişilik ticareti.

Oysaki pek fazla değil istediklerimiz. 

Yemin ederim değil. 

Ama bunu duymayı bile istemiyoruz. 


İnsan bazen her şeyin bitmesini ister. 

Günler aynı,

yüzler aynı,

TV programları,

gündem kavgaları,

diş macunları,

otobüs durakları aynı,

Aynı ev, aynı sokak, aynı yol, aynı iş, aynı. 

Hepsi aynı. 

Ya sorun aynı olması ya da benim aynı olmamam. 

Doğru cevabı bilmiyorum fakat bütün ömrüm bu soruyla kemirilip gidecek. 

Bunu biliyorum ve bilmelisiniz. 

Rahatsız bir kanepede bütün uzanma pozisyonlarını denerken bir bakmışım, ölmüşüm! 

Tam da bulmuşken rahatımı. 

Ne eksik ne fazla. 

Tamamen bu hepimizin baharatlaya baharatlaya servis ettiği hayat hikayesi. 


İnsan bazen her şeyin bitmesini ister. 

Göğüs kafesim bir balon gibi patlasın.

Sürrealist bir ressamın fırçasından çıkmış gibi sıçrasın her bir yere kanım. 

Olabildiğince oluk oluk çok yere saçılsın. 

Tane tane dağılsın etim, derim ve kemiklerim.

Öyle ki un ufak, toz toprak olsunlar.

Ölmek değil, yok olmak gibi.

Bir bombanın hezimeti ve akabinde gelen sessizliği gibi...

Toz bulutu gibi asılı kalsın havada ve birçoklarının çok sıradan bir gününde, hiç tahmin edemedikleri veya bekledikleri ama hazır olmadıkları bir anlarında yakalasın narkotik polisi gibi ters kelepçeyle.

Olabildiğince bela olsun dünyaya ve nefes alan tüm uzuvlarına.

Ayak bastığı yerde solumaktan kurtulamayacağı bir koku gibi takılsın peşlerine.

Öyle ki ayak bastığı yerin dikey ekseninde, bilmem kaçıncı meridyeninde, hangi yarım küresinde yani atmosferin hangi zerresinde olursa olsun ciğerlerini bırakmasın.

Öylece sinsi, öylesine fetanetli, mahvedici bir gazap gibi insin göğüs kafeslerine.


İstediklerine sahip olduğundan veya hiç olamayacağını bildiğinden,

Bazen her şeyin bitmesini istersin ve vazgeçersin.