Her sihirbazlık gösterisi
Üç bölümden oluşuyor sevgilim!
I.
Birinci bölüme vaat deniyor:
Acı dolu bir gösteri bu
Kendini bana açtığın gün bu
Vadedilmiş toprak misali
Seni keşfetmek yıllarımı almış
Beyaz bir mendil elinden düşüyor
İşte! Seni izleyen tek seyirci benim
Ellerin o kadar zarif ki
Bir ustalıkla her kıvrımın hareket halinde
Parmakların atmosferi delip geçiyor
Tanrım! Nedir bu hareket illüzyonu!
Seni izlemekten kendimi alamayışım
En ön sırada, sonsuza dek salondan ayrılmayan seyirci
II.
İkinci bölüme kaybetme deniyor:
Bu bölümü gittiğin vakit ile eş değer tutabiliriz
Değeri olmayan bir değersizlik!
Her şekilde çaresiz kalıyor cebir
Şaşkınlıktan, korkudan ağzım açık
Şimdi söylenebilir benim için en ağır söz
Tüm organlarım iflas edebilir
Yarattığın boşluğa
Çokça evren sığabilir
Işık hızına ulaşabilir fikrim
Geri döneceğin zamana dek yaşlanmadan kalabilirim
III.
Son bölüme geri getirme deniyor:
Bu bölümde artık senin geri dönmen gerekiyor
Bırak artık bu sapkın oyunu
Dudaklarının arasında, aklının ulaştığı yerde
Tek bir söz gerekiyor yine zamanı tersine çevirmeye
Abrakadabra!
Kaybetmeyi öğrendiğin gibi
Geri getirmeyi de kavrar idrakın
Yaşıma denk yirmi beşinci kattan düşüyor zihnim
Yere çakılana dek kandırmak mümkün bu fikri
Yeniden ellerinde çiçek ve beyaz bir mendille dönmeyeceğini biliyorum
Birazdan tuzla buz olacak kalbim