Kübizmin en ünlü isimlerinden Picasso, hani şu 2 metrelik kahvaltı sofralarının fotoğraflarını paylaşıp, “Picasso tablosu musun mübarek” yazdıkları ünlü ressam, kübizmden bahsederken “her güzelliğin ardında bir çirkinlik, her çirkinliğin ardında bir güzellik” olduğunu vurgular. Picasso’nun en ünlü ilham kaynağı Cezanne’a göre doğadaki her şey geometrik bir anlatımla ele alınabilir. Böylece kübist sanatçılar dış dünyayı sadece görünen yanlarıyla değil; görünmeyen tüm yanlarıyla da ele almaya çalışırlar. Bu gayret, serinin başlığı olan “kübist yazılar”a can suyu oldu. Ben de üzerinde çalışacağım bir konuyu her yönüyle ele alma fikrine kapıldım, karşımda duran rubik küpten esinlendim. Son birkaç ayımızın en sevimsiz gündemi olan salgının etkilerini bir küpün sekiz köşesinde toplamaya çalıştım. Virüsü küpün orta yerinde hapsettim. Çıkamaması tek dileğim…

Geçmişten bugüne, koca yaşlı şişko dünyamızın şahit olduğu pek çok büyük salgın hastalık sadece hastalık olmakla kalmamış; ardından pek çok köklü değişimi getirmiştir. Avrupa’nın bugünkü gücünün veba salgınına dayandığı, vebanın uzun vadede şimdiki Avrupa’yı şekillendirdiğine ilişkin fikirden daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Peki ya covid-19?

Küpün sekiz köşesine hep birlikte bakalım:

1. Köşe - Eğitim: Diğer yedi köşeyi şekillendireceğine inandığım ilk husus. Hepimizin bildiği gibi Mart’tan bu yana ülkemizde eğitim, uzaktan ve internet üzerinden gerçekleştirilmeye çalışıldı. Bunun için çeşitli platformlar kullanıldı. Gördük ki başlangıçta henüz durumun ciddiyetinin pek de farkında olmayan ‘öğrenciler’ bu duruma sevinirken, zamanla okulu bile özler oldu. Sosyal medyada yüz yüze eğitim için etiketler kullanıp, rahatsızlıklarını dile getirdiler. Güler misin, ağlar mısın. Kısa vadede, hatta salgın sona erse de bütün eğitimin online yürütülmesi henüz pek mümkün görünmüyor. Ancak artık bu duruma hiç de yabancı olmadığımızdan, uzun vadede ekran karşısında ders dinlemek kaçınılmaz olacak gibi. Öğretmenlerimizin giremedikleri dersler için akşam telafi dersi yapmasına, yetişmeyen konuların akşam uykudan önce bir nefeste anlatılmasına alışacağız kanımca. Duyduk duymadık demeyin, okul ayağınıza geldi eeyy ahali. Fakat uygulamalı derslerin nasıl yürütüleceği hala akıllarda soru işareti durumunda. Beden eğitimi dersleri Leslie ile 4 mil havasında mı geçer bilinmez… Lakin koronavirüs sonrası uzun vadede uzaktan eğitimin çok daha sık uygulanacağı şimdilik kesin görünüyor.

2. Köşe- Sınıf farkı: Tartışıldı. Çok tartışıldı. Bir grup sınıf farkının ortadan kaybolduğunu, zenginin de fakirin de eve kapandığını, parası olanın parasını harcayamadığını söyledi. Gelin görün ki diğer taraf çalışıp evine ekmek götürmek zorunda olan kesimin, 5-10 dönümlük havuzlu-bahçeli-çocuk oyun alanlı villalarından “evde kal” çağrısı yapan samimiyetsizlerin farkındaydı. Yani ezelden beri ortadan kalkmayan sınıf farkı, olduğu gibi yerinde duruyordu. Bundan sonra da pek değişecek gibi görünmüyor. Ne dersiniz?

3. Köşe- Sağlık: Virüsten, hastalıktan bahsederken sağlık sistemine değinmemek olmazdı. Bu süreçte devletleri en çok zorlayan husus şüphesiz sağlık sistemi oldu. Hastanelerin yatak sayıları, yoğun bakım ünite kapasiteleri, sağlık çalışanı sayısı, ilaçlar… Saymakla bitmez. Görünen o ki 21. Yüzyıl dünyasında devletlerin salgından çıkaracakları önemli bir ders sağlık sistemini güçlü tutmak olacak. Bu hem sektörel bazda özellikle sağlık malzemesi üretiminde hem de uzun vadede sağlık alanında kullanılan teknolojide kendini gösterecek. Şimdiden robot hemşireler, teması olabildiğince azaltan sistemler kullanılmaya çalışılıyor. Peki ya bu gelişmeler, hastalıkların bulaşma riskini azaltırken sağlık çalışanı istihdamını olumsuz mu etkileyecek? Hali hazırda zaten iş bulma sıkıntısından yakınan, atama bekleyen sağlık çalışanları virüs sürecinde hastalıktan en çok etkilenen meslek grubuyken, hastalıktan sonra vücut bulacak gelişmelerle en çok etkilenen olmayı kimselere kaptırmayacak mı? Ne dersiniz?

4. Köşe- Bireysellik- Toplumsallık: Zaman zaman kalabalıktan zaman zaman yalnızlıktan şikâyet eden insanlık, salgın ve karantina sürecinde şüphesiz en çok sosyalliği özledi. Bir akşamüstü iş çıkışı oturup bir arkadaşıyla yorgunluk kahvesini bile içemedi. Eve iş getirdi, evden çalıştı, görüntülü konuştu, hiç olmadığı kadar yazıştı, hiç olmadığı kadar yalnızlaştı. Peki ya uzun vadede bireyselliğe alıştık mı? Yoksa sosyallik özlemiyle yalnızlığı hemen unuttuk mu? Ne dersiniz?

5. Köşe- Siyaset: Pandemi ilan edilmesiyle beraber pek çok ülke sınırlarını kapattı, yolcu giriş çıkışını askıya aldı, sağlık sektörüyle uğraşmaya başladı ve kendi ekonomisini toparlamanın derdine düştü. Kanatlarını katlayan sinek misali içe kapandı. Dolayısıyla bütün bunlar bir bakımdan devletlerin küreselleşme çabalarına ara vereceği şeklinde yorumlandı. Pandemi sonrası uzun vadede daha ulusçu yapılar yerini bulacak dendi. Bunun tam karşısında şekillenen bir başka görüş ise özellikle sağlık alanında devletlerin birbirine yaptığı yardımlardan, pandeminin küresel boyutta bir problem olmasından ve çözüm için tüm dünya devletlerince birlikte hareket edilmesi gerektiğinden yola çıkarak daha küresel bir düzene doğru yola çıktığımızı söyledi. Peki ya siz ne dersiniz?

6. Köşe-Dijital teknoloji: Öyle görünüyor ki salgının en çok balını kaymağını yiyen sektör dijital teknoloji oldu. Özellikle iletişim ağının nerdeyse tamamına yakınının dijital platformlar üzerinden sürdürüldüğü bir dönem geçirdik, geçirmeye devam ediyoruz. Veri toplayıcıları bayram etti. neredeyse birkaç ay eve kapanıp sanal dünyada yaşamak zorunda kalan insanlık, kişisel verilerini birtakım şirketlere yem etti. -Bkz: Cambridge Analytica- İş hayatı, eğitim hayatı, ticaret, iletişim alanı bu süreçte çok büyük ölçüde dijitalleşmek zorunda kaldı. Bürokratik görüşmelerde dahi telekonferans sistemleri kullanıldı. Salgın sonrasında da bir alışkanlık olarak kullanılmaya devam edilecek gibi gözüküyor.

7. Köşe - Ticaret: Salgınla beraber dünyada dijitalleşmeden en çok nasibini alan konulardan birisi şüphesiz ticaret hayatı oldu. İnsanlar marketlerden korkar hale geldi, uygulamalar sayesinde marketler eve geldi. Giyim kuşam alışverişi genellikle en çok çekinilen alan oldu. Hijyen sebebiyle insanlar mağazaya giderek bak-dene-al usulünü bıraktı. İnternete girerek bak- beğen-al usulünü tercih etti. Kargo şirketleri bayram etti. Camda kargo bekleyen alıcı isyan etti. Ancak görünen o ki e- ticaret salgından önce olduğu gibi sonra da bir hayli popüler olmaya devam edecek.

8.     Köşe- Hukuk: Ah hukuk! Sen bir ömre bedelsin. Küpün sekiz köşesinin birleşim noktası. Her köşeyi etkileyen, her köşeden etkilenen… Sürecin en tartışmalı konuları yine hukuktan doğdu. Diğer kardeşlere de gebe… İşçi- işveren uyuşmazlıkları, durdurulan süreler, sağlık sigortasının virüs tedavisini kapsayıp kapsamayacağı… E-duruşmalar… Daha küresel boyutta bakılınca; tüm karantinada neredeyse hiç ayrı kalmadığımız internet ve veri toplayıcılarının bizi bizden iyi tanır hale gelmesi… Ve daha nicesi… Saymakla bitmez. Ancak görünen o ki hukuk da salgından en çok etkilenen alanlar arasında. Hoş geldin virüs hukuku!


Bu kadar salgından, hastalıktan bahsettikten sonra sözün sonunu sağlık dileyerek getirmek gerek. Sağlıkla kalın! :)

Yorumlarınızı bekliyorum.