Merhâba kâri,

Epey zaman oldu görüşmeyeli. Anlatmak isteyip de sustuğum nice şeyler oldu yine. Merak etme n'olursun, anlatmak zoruma gitse de sustukça, unutmaya başladıkça daha rahat hissetmeye alıştırdım kendimi. Seninde zaman zaman ruhunun daralıp derin bir soluk almak istediğin anlar olmuştur. Şuan böyle serince ve derinden bir nefese ihtiyacım var. Doldur ciğerlerini sende alabildiğince. Şükretmek gerek her nefese. Ne diyorduk? Sen bilirsin bu hissi kâri. Hani bir gün dünyanın en güzel yolları düşer önüne. Hep öyle mutlu kalacakmış gibi gülücükler saçarsın ya topraklarına. Sonra ertesi gün bir bakmışsın ki O; şen halinden eser kalmamış. Koskoca dünyada bir başına kaldığını hisseder durursun o gün boyunca. Belki müzik dinlemeyi seviyorsun sende benim gibi bu hayat yolunda.

Müzik demişken Münir Nurettin Selçuk dinleyen de pek kalmadı bu zamanda. İnan bana çok güzel geliyor onu dinlemek bu hayat yolunda. Hadi gel akşam oluyor şu yolun kıyısında kalalım bu gece. Gurûba baktıkça o güzel günleri anlatalım birbirimize kâri. Ne güzel olur değil mi? Hayalî kendinden güzel olanlar gibi. Bak şimdi yola doğru. Ağır aksak ilerleyen şu araca bir bak. Tevafuk mu denir şimdi buna. Tam da "Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın. Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın" dizeleri eşliğinde tıngır mıngır giden şu densize bir bak! Sanki bize nispet edercesine en acıklı anında düştü kulaklarımıza ezgiler. Kapkaranlık duygular üzerimize çökmeden mehtaba bakarak uyuyalım kârî , lafı çok uzatmayalım. Ne de olsa bu yol elbet yürünecek. Acı tatlı günler gelip geçecek. Bu fâni ömür de bir gün bitecek.. Her yol olmasa da bu yok yalnız yürünecek.

Ne oldu birden düğümlendi boğazım. Seninde oldu mu? Içinde kalan hayaller, kendimiz gibi bilip içimizi yakan yersiz gemiler. Yaşanmamış hayaller bir bir geldiler yine hafzıma. Derin bir soluk... Pek bi hoşuma gitti sana böyle seslenmek. Her zamanki gibi orada olup sessizce beni dinlediğini bilmek.

-Sormayı unuttum, demek adın Meryem...