İnsan denen varlık adeta yürüyen bir kırgınlıklar müzesi;

Sana, bana, ona, buna, şuna

Hayata, kainata

Çoktan olmuş ve ölmüş olanlara,

Halihazırda olmakta ve ölmekte olanlara,

Ha bir de bir türlü olmamış ve ölmemiş olanlar ile

Hâlâ da bir türlü olmamakta ve ölmemekte olanlara...

Tüm bunların sergilenmekte olduğu bir kırgınlıklar müzesi insanın içi

Artık miadı dolmuş ama bir türlü solup gitmeyen anı parçalarından kalan kırgınlıklar,

Henüz çok yeni, taze oluşlardan doğan kırgınlıklar,

Bir türlü gerçeklik hâline gelmeyen düşlerin acıta kanata parçalanmasıyla oluşan kırgınlıklar

Ve daha nicesi...

Mesela yirmi dört yaşında bir insan için; içinde birikmiş olan yirmi dört bin kırgınlık parçası belki de...

İnsan denen varlık adeta yürüyen bir kırgınlıklar müzesi işte...

Ya da eğer ''müze'' ibaresi gereksiz bir güzellemeden ibaretse;

O zaman belki de kırgınlıklardan oluşan yürüyen bir ''enkaz'' sadece...


Peki tam olarak neye, nelere bu kırgınlıklar tahminince?

Bende hayata; bir başkasında sana, bana, onadır belki de

Herkes dolanıyor dışarılarda içindeki kırgınlıklar müzesi ya da enkazı ile,

Her daim suratına takınmaya alıştığı sahte bir ifade eşliğinde

Ama aslında herkesin içi görünmez birer avare

Zannediyorsun ki; seninle orada bulunan bir insan o an gerçekten seninle

Ama işin aslı; onun içi burada benimle, onunla, bununla ve bir de her daim kendi yalnızlığının bekçisiyle

Yani aslında herkesin içi birer avare

Bir gün ceset adını alacak olan bu bedenler bazen hiç istemedikleri yerlerde,

Hiç istemedikleri insanlarla, hiç istemedikleri işlerde

İşte bundan dolayıdır ki; insanın içi oradan buraya, buradan şuraya dolanıp duran bir avare

Kapüşonunu çekip, sırt çantasını takıp bilinmez ve belirsiz alemlere kendisini atıveren bir avare işte

Aksi takdirde çekilmez bu fizik dünyasının ağırlığı öyle ha bire

İnsan bedenen kaçamayınca bazı şeylerden; içi oluveriyor işte avare...

Ama çoğu göremiyor bunu baktığında bir başka bedene

Sanıyor ki; bir tek kendisi öyle…


Kime göre, neye göre bu realite?

Cismen yaşanmakta olan şeyler ''gerçeklik'' adını alıyor ise;

Sadece hissî düzlemde yaşanan şeyler ne öyleyse?

E bak işte, aslında herkesin içi birer avare.

Somut dünyadaki gerçekliğin ağırlığını ancak bu şekilde dengeleyebiliyor insan içten içe, kendi gayretince...

Sonuçta hissedilen şeyler de gerçektir, mevcuttur bir düzlemde.

E o zaman bırakalım, bari içlerimiz oluversin ya da ölüversin özgürce avare!