Donatello; 1386 Floransa' sında, bir yün tarakçısının oğlu olarak dünyaya geldi. Sanata olan ilgisi sebebiyle, çoğu Rönesans Dönemi sanatçılarının çocukluklarında olduğu gibi, bir kuyumcudan desen dersleri almaya başladı.

  Hızlı öğrenen, kararlı ve sorumluluk bilinci yerinde bir çocuktu.                  

Yalnız zamanın sanatçılarından en önemli farkı; Donatello’ nun bir heykel düşünürken onu hayal ederken, sadece cansız ve ruh barındırmayan bir nesnenin aksine bakıldığında hep bir hikaye anlatan, insanlarda çeşitli duygular uyandıran, içerisinde bir anlam barındıran yani yaşayan bir heykel hayal etmesiydi...


Orta Çağ çoktan geride kalmıştı ve ona göre Rönesans’da heykellerin bir ruhu olmalıydı...

 

O; Rönesans İtalya’sına, soluk alıp veren yaşayan heykeller yapmalıydı...

Bu hayalini gerçekleştirdiğinde insanlar bu tarzı; 'Hümanist heykel anlayışı' olarak adlandıracaktı.

Eğitimine devam eden Donatello bir süre ünlü Lorenzo Ghiberti ile Floransa Vaftizhanesi’nin bronz kapıları üzerine çalışarak bronz işletmeciliğini öğrendi.

  1404'den itibaren; üç yıl boyunca başka bir Rönesans dahisi olan, Mimar Filippo Brunelleschi ile Antik Roma eserlerini inceledi.

Düzleştirilmiş yani  'SCHİACCIATO’ adı verilen kendi tarzını oluşturdu. Bu teknik sayesinde ışık ve gölgeyi yansıtan dramatik imgeler yarattı. Doğal ve duygu çeşitliliği olan bu tasvirler bir sonraki sanatçılar için de ilham kaynağı oldu.

Giotto'nun yaptığı Floransa Çan Kulesinin cephelerine çeşitli heykeller yaptı.

 Sonrasında yaptığı 'Çarmıhta İsa’ eseri; en başta arkadaşı Mimar Brunelleschi tarafından eleştiri aldı.

  Aynı temayı Brunelleschi yaptığında Donatello ona; “...Senin işin İsa’lar yapmak, Benim ise köylüler...”demiştir.

Eserde İsa kutsallaştırılmış bir figürden çok fazlasıyla doğal, acı çeker vaziyette tasvir edilmiştir.

Donatello’ nun bu sözleri aslında Rönesans Felsefesini çok iyi bir biçimde özetlemektedir. Normalleşen insan figürleri, İsa’yı kutsal bir biçimde betimlemekten çok; acı çeken, sıradan bir köylüye benzetme, Rönesans heykelinde Donatello ile gelinen yenilikçi noktayı çok iyi bir biçimde anlatır.

  Bu heykelden sonra Donatello’nun aldığı siparişler artmıştır. Hatta Kuzey İtalya'dan gelen siparişlerin çoğunu genellikle reddetmek zorunda kalmıştır.


Sanat tarihçisi G.Vasari kitabında onunla ilgili olarak; “Modern zamanların heykel sanatına ışık tutan öncülük eden ilk heykeltıraşı Donatello'dur.” demiştir.


Donatello; heykelde ulaşmak istediği noktaya ulaştı, heykellerini ruhlarıyla buluşturdu ve Rönesans Dahileri arasına girdi. Kendisinden sonraki Barok Sanat dahil pek çok sanatçıya ilham oldu.

 Mecdelli Meryem ve Davut Heykeli şüphesiz en ünlü eserlerindendir.

Davut; feminen, kontrapost (Antik Yunan heykellerinde görülen) duruş, çıplaklık sebebiyle bazı insanlar tarafından rahatsız edici bulunsa da sanatçının tartışmasız en önemli eseridir.

Antikiteden (antik çağ) sonra yapılmış ilk çıplak insan boyutunda heykel Donatello'nun Davut’udur. Davut heykelinin ayakları altında Golyat’ ın başının yanı sıra defne dalından bir çelenk de vardır. Burada defne olmasının sebebi Apollon’un Daphne’ yi unutmamak için, savaşlarda galip gelenlere defne ağacından çelenkler takması gerektiği vasiyetine dayanır. Mitolojideki ‘Apollo ve Daphne’ hikayesi birçok sanatçıya ilham olmuştur.

 

Donatello; 1466 yılında, ancak ölüm döşeğindeyken kendisinin yanına gelen, hayatı boyunca onu yalnız bir yaşama mahkum eden akrabalarına şu sözlerle veda etmiş, tüm mirasını çiftliğinde çalışan köylülere bırakmış ve hayata gözlerini yummuştur:


“Korkarım ki sizi memnun edemeyeceğim çünkü çiftliğe hiçbir şey vermeyen ama hep bir gün sahip olacağını düşünen, şimdi de sadece şu ziyaretle bunu barışacağını uman sizlere orayı bırakmak yerine,  çiftliği hep işleten,  orada nice emek harcayan köylüye bırakmak daha doğru geliyor bana.Şimdi çıkın gidin buradan... Tanrı sizi korusun. “

Donato di Niccolo di Betto Bardi (DONATELLO) 


Kaynak:

G. Vasari- Sanatçıların Hayat Hikayeleri

Susie Hodge- SANAT