... Mesela çok isterdim beni birinin delice sevmesini. Mesela hiç anlaşılmamış olmaktan çok korkuyorum. Benim ''o''na bakarken içim titriyor ama sanki o öyle değil. Daha yaban gibi görünüyor bazen. Halbuki daha içten olduğunu söylüyor her defasında. Kırılmaktan mı korkuyor acaba? Yoksa bu durumu kötüye kullanmamdan mı, henüz bilmiyorum, bilmek de istemiyorum belki. Muhtemelen kendim kırılmayayım diye. Hani ne bileyim bir kez olsa beni sevdiğini haykırsa herkese, her şeye sanki böyle rahatlayacak gibiyim. Karşılıklı kaygılar mı bunlar acaba?

O kadar da her duygumuzu paylaşıyoruz halbuki. İçten içe korkuyoruz öyleyse. Akşam olunca eve gitmek için sabırsızlanıyorum çoğu zaman. Gittiğimde o yine kendi köşesinde. İşten ve gündelik şeylerden biraz yorulmuş ama bana veyahut bütün eleştirilerime rağmen hayran olduğum o vakur duruşu bütün yorgunluğumu almaya yetiyor çoğu zaman. Yanına sokulunca gözleri küçülür gülümserken, aslında çocuk gülüşüdür, dudağının sol kenarında bulunan benin aşağı doğru sarkması aslında onun gülüşü. Ebediyete gidiyormuşum gibi sıkıca sarılır, elmacık kemiklerimden defalarca öper hep. Hele bir de hava soğuksa ve tenim yeterince soğumuşsa, değmeyin hanımefendinin keyfine...

Sahi bir şova dönüştürmeden sevdiği için mi böyle devleşiyor benim gözümde, hayatımda, yüreğimde ve bedenimde?

Bilmiyorum, bilsem bütün tılsımı kaçacakmış gibi. Benden tecrübesiz ve savunmasız olduğu halde hem de.


Sahiden beni çok mu seviyor?