Bu şiir, henüz altı buçuk yaşındayken kaybettiğim ilk ve o zamanlar tek arkadaşım olan hiç büyüyememiş Mısra'ya ithaf edilmiştir. Rahat uyu küçük kız.
Bir dut ağacı üzerinde bulutlar ve rüzgar
Biz henüz büyümemiştik
Hatırlar mısın ağaç dallarına çıkardık
Ben uçak şoförü olurdum ve sen yolcu
Bulutların arasından geçerdik
En büyük hayalimizdi uçak görmek
Şapkan uçar aşağı düşerdi uçaktan
Almaya inemezdik
Gökyüzünden inilmezdi çünkü
Düşülürdü
Şimdi sana anlatacaklarım var arkadaşım
Çık geçmişin hayallerinden
Yoksa zorla çıkaracaklar bizi bu düşten
Şiir antolojilerinin gerekliliği
İkimiz de okumayı bilmezken
Ne özenirdik ablanın hukuk kitaplarına
Ama şimdi konumuz diğer kitaplar değil
Özel olanlar
Şiir antolojilerinden öğren hüznü
Öğren ki en samimi hüzün olsun seninki
Ormanlara benzeyen boncuklarına baktığında
Herkes anlasın o an hüzünlü olduğunu
Çocuksun sen, gizlemen gerekmiyor
Özgürce üzül
Ama şunu öğren arkadaşım
Gözyaşların çizdiğimiz resimlerdeki gibi
Şeffaf olacak her zaman, mavi değil
Çello, keman, klarnet, flüt ve Çin'in kemençesi
Her zaman daha fazlasını bekleyecek insanlar
Piyano öğrenmek isterdin ya
Küçümsüyorlar şimdi, parasını veren öğreniyor diye
Piyano öğrenme, herkes biliyor
Ben keman denedim
Sen çello öğren
Flüt öğren
Erhu öğren
Ve erhu ne diye sorma
Sorma arkadaşım
Çin'in kemençesi işte
Ve yaşamın
Durmaksızın çalınan bir klarnetin tuşları üzerinde
Dengede kalmaya benzediğini unutma
Dengeni kaybettiğin anda
Düşürüyor seni klarnetçi
Kırılmayı öğrendiğinde ve her kırılışında
Yapacak bir müziğin olsun
Ağaçlara benzesin iyileşmen
Kendi içine çekil ve iyileştir kendini
Biz küçükken ben şarkı söylerdim sana ama
Büyüdüğünde ihtiyacın olacak buna
Çillerinin hiçbir zaman kusur olmaması
Ablanın makyaj malzemelerini çalardık
Nefret ettiğin çillerini silmek için
Sev kendini
Sev çünkü şimdi herkes senin nefret ettiğin
Çillerinden çiziyor tenine
O zaman da söylemiştim
Kusur değildi onlar
Seninle çillerin yüzünden dalga geçerdi çocuklar
Benimle benim yüzümden
İkimiz için değil de kusur değildi onlar
Seni üzecekler
Kırılmayı öğretecekler
En samimi kırılan sen ol arkadaşım
Korkma duygularından ve özgürce yaşa
Çocuk doktoru bir kurbağa
Gözlerin ne renk, sorusuna
"Yeşil, beyaz." derdin hep
Bu cevabı ilk duyduğumda anladım
Ben çocuk değildim
Beyazı renkler arasından daha çocukken
Dışlamıştım
Senin hayalinde beyaz önlük
Belki de o yüzden arkadaşın sayıyordun beyazı
Evin önündeki kanaldan
Kavanozla kurbağa yavruları toplardık
Kaç tane olduklarını sayıp
Hepsine isimler verirdik
Sonra geri bırakırdık o kanala kurbağa yavrularını
Sonra sen çocuk doktoru olan bir kurbağa çizerdin
Beyaz önlüklü, gözlerinin renginde bir kurbağa
Beynindeki böcek
Doktorların beynindeki böceği fark ettiklerini söylediğin zaman
"Saçlarım dökülüp başım ağrıyacakmış
ama böcek gidecekmiş." dediğini hatırla
Hatırla "Böcek ölmeyecek değil mi?
Ölmesin, canı yanar." demiştin, hatırla
Böcek ölmedi arkadaşım, ölmedi, canı yanmadı
Ne olur üzülme
Altı ay sonra okula başlayıp okumayı öğrenecektik
İlk okumak istediğin kitap Parmak Kız'dı, hatırla
Ben de Küçük Prens'i okumak istiyordum ya
İkisini de dinledin benden
Söyle, hangisini daha çok beğendin?
Sardunya, begonya ve anemon
İlkokulun ikinci yılıydı
Hayat bilgisi dersi ve el yazısı vardı okulda
Öğretmenimiz çiçek büyütmemizi istemişti
On yedinci ödevdi bu
Annem pazara götürdü kardeşimle beni
Biz seninle oynarken kardeşim bebekti
O yüzdendir hatırlamıyor şimdilerde seni
"Birer çiçek seçin hadi." dedi
Kardeşime de çiçek alınması
Kıskanmasın diyeydi
Kardeşim begonya istedi
Ben anemon aldım
Senin ödevin için sardunya da istedim
Onu da aldım
Kırmızı çiçekleri olacaktı çünkü
Severdin sen kırmızıyı
Kardeşim begonyalarını soldurdu
Ben anemonumu büyüttüm
Mezarındaki sardunyaları ben diktim arkadaşım
Şimdi bulutların üstündesin
Bir şey söyle, iyi misin?