Kimse dönmedi.

Hiç kimse.

Bunu nasıl anlatırım bilmiyorum...

Bir kişi dönüp nasılsın demedi.

Bir'in aslında ne kadar çok insan ettiğini o gün anladım.

Tepemi kavurup duran bir güneşin olduğu günde,

Ben ki ağustosa aşık bir kadınım,

Güneşten bile nefret ettim.

Bunu nasıl anlatırım inanın bilmiyorum.

Koskoca bir kalabalığın içinde 

Onca insan her saniye omzuma çarparken

Nasıl bu kadar yalnız kaldım?

Nasıl hiç ama hiç kimse beni görmedi anlamadım.

Hani "hiç" dediğinde "hiç mi?" diye tekrar sorarlar ya…

Kalbim hiç kimse görmedi dedikçe

Aklım hiç mi diye soruyor sürekli.

O kadar inanası yok.

O kadar akla mantığa yatmaz bir yalnızlık.

Sanki kanım bile damarlarımdan çekip gitmiş gibi bir bir başınalık.

Göğüs kafesimdeki ağrı da değil artık, ağırlık.

Gözyaşım akıverse sanki yanağıma bile değmeden düşecek yere.

Gözyaşımın bile dokunası yok tenime.

Bacaklarım sanki 40 ton yük taşımış gibi yorgun.

Oysaki ben hepi topu kırk iki kiloyum.

O kadar azım bu dünyada.

Bir çimento torbası kadar bile yokum.

Ve bir insan eminim ki çimento torbasını koyacak yer mutlaka bulur.

Buna adım kadar eminim.

Belki de benim bu dünyada adım bile yok.

Belki de ben kendi dünyamda yarattım kendimi.

Ben belki de hiç yokum.

Hiç mi? 

Hiç.