Yağmura yürüdüm iliklerime değin üşüyordum
Yoruldun, sen uyudun
Rüyamdaydın
Yüreğimin burukluğu bir an için bıraktı ensemi
Yaşla doldu gözlerim, düşledim
Boğazımı kavramış bir el
Yüreğimi avuçlamış bir el
Ellerin
Dünyadan her kaçışımda yüzümü okşayan senin ellerindi.
Hala senin sevdiğin gibi kokan,
Bugün burada varlığı için savaşan,
Hızla tükenen ise benim bedenimdi.
Çarşafların hemen üzerinde bir yığın
Bulut yastıklar daimi bir serinlikte öpüyor suretimi
Sonu görünmeyen karanlıkta her an çıkıyor karşıma
Yüzün, ellerin
Yüreğim yokluğunda bir kuş gibi
Nemli ormanların üzerinde salınıyor
Yaşama yuva olan o büyülü ormanların
Bedenlerimizi kucaklayan çimenlerin,
Sonsuz maviliklerin arasında
Sevdanın hudutsuzluğundan yorgun düşen benim yüreğimdi.
Bir zamanlar Tanrı merhametiyle kucakladığın benliğim
Boynumda soluğun
Şefkatli gözlerin
Burnumda tüten
Yaşamı manidar kılan anılarımda
En büyük aciziyetim hiçliğindi.