“Bu elli katlı bir binadan düşen bir adamın hikayesi…”
Çok fazla insan tanıdım, birçoğunun gözlerinin içine bakınca ruhunu görebiliyordum, hiçbirinin gözlerinden düşmekten dolayı bir korku yoktu. Hepsi tutunacak bir yerin umudu ile çevrelerine bakıyordu. Hepsi büyük bir hızla düşüyordu, yere çakıldıklarında, önce bellerinin kırılacağını sonra omurgalarının büyük bir ses çıkartacağını, bellerinden beyinlerine doğru sıcak ve acı bir hissin hareket edeceğini düşünmeden düşüyorlardı. Önce bedenleri sonra ruhları kırılacaktı, ama hiçbirinin zihinlerinde bu düşüncelere yer yoktu. Tek düşündükleri düşerken tutunacakları bir yerdi. Bu kesin düşüşü biraz olsun erteleyecek herhangi bir şey…
Hepimiz bağımlıydık, hepimiz oyalanmayı zihnimizi bir anlık olsun gerçeklerden uzaklaştıracak bir şeylere bağımlıydık. Alkol,para, aşk, uyuşturucu, sinema, edebiyat, seks, din… birimiz daha az birimiz daha çok bağımlı değildik. Hepimiz her birimiz kadar bağımlıydık. Sabah uyanıyor ve ilk iş olarak kullanıyorduk. Kimimiz bir şişe ile kimimiz bir sigara kimimiz bir dua kimimiz ise sıcacık bir seksle başlıyorduk kullanmaya. Ölümü bizden uzaklaştıracak her şeyi kullanmaya niyetliydik, sadece yöntemlerimiz farklıydı. Hepimizin uyuşmaya ihtiyacı vardı, çünkü hepimiz ölüyorduk. Ölüm her zaman tam karşımızda duruyordu, engelleyemiyorduk, sadece biraz olsun erteleyebiliyorduk. Hepimiz düşüyorduk, hepimiz ölüyorduk. Hepimiz elli katlı bir binadan düşüyorduk, hepimiz kemiklerimizin kırılacağını biliyorduk. Hepimiz uyuşuyorduk, hepimiz tutunacak bir yer arıyorduk. Hepimiz düşüşümüzü ertlemeye, ölümü unutmaya çalışıyorduk. Her bir kat daha düşüldüğünde, her şey yolunda diyorduk. Gözlerimiz tutunacak yerleri, ruhlarımızı unutturacak şeyleri arıyordu. Hepimiz düşüyorduk, ben de düşüyordum. Aşkla parayla ve alkolle tutundum. Daha ne kadar düşeceğimi ya da tutunacak bir yer bulabilecek miyim bilmiyorum. Düştüğümde kemiklerimin hangi sırayla kırılacağını bilmiyorum. Öldüğümde ne kadar kişinin hafızasına kazınabileceğim bilmiyorum. Düşüyorum sadece düşüyorum. Ve sürekli kendime şunu diyorum, Her şey yolunda, Her şey yolunda…
not: protesto filmine teşekkür ederim