- Bazen bir doğruyu keşfedebilmek için yanlışı görmek gerekir. Eğer hâlâ yanlışı seçiyorsak, burada bir sorun var demektir. Daima doğruları yapıyor olsaydık, bu sefer de doğrularda eksik aramaya başlardık. O yüzden artık hatalarını geride bırakıp, edindiğin doğrularını yanlışa yönelmeden yaşamalısın.


- Hayat, yerinde saymak ya da geçmişe takılı kalmak için çok kısa bir olgu. Bu yüzden daima önümüze bakmalıyız. Geçmiş, sadece tecrübe olarak geçmişte kalmalı. Tüm bunlar belki de doğru insan olmama neden olacaktır diye düşünüyorum. Ben, acıların üzerinde durmayı, üzerine uzun uzadıya düşünmeyi seviyorum.

Öncelikle bu acılarla nasıl baş edeceğimin bilincine varıp, sonrasında gelecek tüm koşullara hazırlanmaya çalışıyorum. Önceleri çok yüzeysel bir hayat sürüyordum. İçimdeki sesleri, gündelik heveslerle duymazdan geliyordum. Belki de hayat günden güne koşullarını ağırlaştırıp, olmam gereken kişiye doğru beni sürüklüyor. Elbette geçmişin izlerinden kurtulmak istiyorum.


İçimdeki fırtına bir türlü dinmiyordu. Her şeyin iyi gittiği zamanlarda bile, en kötü ihtimalleri düşünüyordum.

Sanki içimde acılar biriktirmiş, tüm mutlu olduğum anlara bir parça acı bırakmıştım. Saf mutluluğa inanamıyordum.

İnsanların ruhlarına dokunmak istiyordum. Ancak onlara anlatabildiğim her cümlede mutlaka bir soru işareti vardı. Bu, bir nevi bencillik sayılabilir mi? Onlara anlatmak istediğim birçok düşünce, fikir olmasına rağmen, her şeyden önce acıların gerçekliğini aktarmak, ruhlarını zedelemeyecek miydi? Onlar kendi denizlerine, günlük hevesler ile dalga kıranlar yapıyordu. Mutsuzluklarını önleyecek, bu bilinçten uzaklaşacak hayallar kuruyorlardı.

Ben ise denizleri açık halde olursa, dalgalardan da keyif alabileceklerini anlatmak istiyordum.


- Acılardan kaçmak mümkün müdür?

Her nereye giderseniz gidin, kaçtığınız her şey bir gün tüm gerçekliğiyle karşınıza çıkacaktır. Bu yüzden kaçmanın kesinlikle bir çözüm olduğuna inanmıyorum.

Acılarımızdan kaçmak yerine onlarla yaşamaya, savaşmaya alışmamız gerekir. Önce bir acıyı keşfedip, sonra nasıl üstesinden geleceğimizi görmeli, kendi gücümüzün farkına varmalıyız.


Tanrım, tüm bunlara nasıl katlanabiliyorduk? Önce yaralanıyor, sonra bu yaraları sarabilmek için belki de bir ömür harcıyorduk.

Belki de bu yüzden saf mutluluğa inanmak bana mümkün gelmiyordu. Ruhumu bir sürü derin yaralar sarmalamışken, bu yaralar olmamış gibi davranamıyordum.

Ruhumun daha temiz bir bedeni hak ettiğini düşündüğüm için, ölmek daha cazip geliyordu.