Bugün de bir şeyleri fark ettik. İnsan boşlukta savrulurken acı çeker mi? Çekermiş. O üstünden hiçbir zaman çıkaramayacağı ta derinlerine sinen ruhunun, buna öz de diyebiliriz, pis kokusundan duyduğu rahatsızlık acı verirmiş. Öyle bir koku ki sadece boşluktayken senin duyularına dokunuyor, senin içine işliyor. Halbuki insanın kendi pis kokusu sadece çevresini rahatsız etmez miydi? İşte boşlukta savrulurken bu çevreyi bulamıyoruz. Boşluğa düşmeden yaşamanın koşulu ise düşünmemek. İnsan düşünmeden nasıl yaşayabilir ki diye düşünürken geçmişimdeki beni fark ettim. Evet, insan düşünmeden de yaşayabilir. Ama burada şöyle bir nokta var. İnsan düşünmeden yaşadığı dönemi fark edene kadar yaşadığını zannediyor, fark ettikten sonra ise neden yaşadığını sorguluyor ve hatta yaşamalı mı diye soruyor kendine. Sonunda nereye varıyor? Hiçliğe, koca bir hiçliğe.