Haykırsam duyulmayacak uzaklıklardasın

Baksan göremeyeceğin karanlıklardayım.

Çığlık olup büyürken bu şehrin koynunda,

Derin bir sessizliğin rivayetlerine hapsedildim dün gece.


Sen yine tüm güzelliğinle gezedur cennet bahçelerinde

Yüzündeki tebessümün aydınlığımdır; onu kaybetme

Ben, haşmetli bir çaresizliğin zindanlarında…

İçimdeki çocuk sana koşma arzusunda, onu öldürme


Bırak saçların ahenkle dans etsin rüzgârların kollarında

Bırak en güzel sanat var olsun, bu coğrafyanın topraklarında

Herkes farklı bir yerinden tutunmaya çalışıyor ya hayata,

Bırak gözlerinin duldasında tutunayım ben de bu zamana.


Ah sen! Seni görmeyen gözler görüyorum demesin.

Sana secde etmeyen yıldızlar semadan silinsin.

Sen bir gül yaprağı kadar narin, temiz ve ince…

Adına methiye dizmeyen diller, lâl kesilsin.


Dilimde hüzünle yoğrulmuş bir köy ezgisinin en acı tınısı…

Ve sen, en güzel ütopyaların ulaşılması güç Tanrıçası…

Hangi metafor seni tasavvur etme hadsizliğini gösterebilir?

Söyle, hangi şair hüsnünü hakkıyla kağıda dökebilir?


Beni perişan etmeye bir bakışı yeten kadın,

İsmin, bağrımda onmaz bir yara olarak kalacak.

Sızısı dinse, izi hep ben buradayım diyecek.

Gölgen bir o kadar yakın, bir hayli benden uzak duracak.


14.08.18 - 3.55