Bir hikâye vardır hani diye başlayan konuşmalar hep nasihatlerle biter. O hikayelerden insanların ders çıkartması ve yanlış yapmaması beklenir. Ama o hikayeler genelde ya da genelleme yapmayayım benim hayatımda hep etkisiz elemandır. Ben hikayelerden ders çıkartamayan biriyim. Hataları kendim yaparım hep. Ve onlardan ancak öyle bir ders çıkartabilirim.

Belki de başkalarının hatalarından ders çıkartamadığım için bu haldeyim. Yalnız ve çaresiz. Hikayelerden ders çıkarsaydım keşke diye başlayan cümleler kurmak istemiyorum. Çünkü ben neysem oyum ve bunu değiştirmek zor.

Ha, değişmek zor derken kesin konuş mim, ben her gün biraz daha değiştim ve her gün biraz daha olmaya yaklaştım. Mevlâna hazretlerinin bir sözü vardır “hamdım, piştim, yandım” işte. Ben ham idim oluyorum, ama ne zaman pişerim bunu bilemem. Ham iken yaptıklarımla pişerken yaptıklarım arasında elbette her zaman değişim olmuştur bunu inkâr edemem. Ben körü körüne bağlı olduğum görüşleri sorguluyorum artık. Bunun yanında diğerleri ne ki.

Değişim elbet olur fakat insanın şu aşamada asla değişmeyen kısımları vardır. İşte benim de değişmeyen kısmım hikayelerden ders çıkartmayışım ve fevri çıkışlarım.

Ben artık yazamıyorum. Ellerim tuşlara basamaz hale geldi.

İyi geceler sayın okurlar.