Portmantoyu düzenlerken mavi bir hırkaya takıldı gözlerim. Bir çocuk hırkası. Üzerinde pembe ponponlar olan mavi bir hırka. Küçük bir kıza ait olduğu belliydi. Ama kimin olduğunu bilemedim. Olabilecek kimselere de sordum lakin yok. Kimsenin değil bu hırka. Keşke de öyle olsaydı. Sihirle gelmiş olmasını isterdim, gerçeği öğrenmek yerine. 


Aylar sonra bir çocukluk fotoğrafı buldum defterimde. Hırkanın kimin olduğunu da...

Senindi. 20 sene önce giyindiğin, üzerinde çocuk kokun. Keşke her şey sana çıkmasaydı. Her gözyaşı seninle bitmeseydi. Mavi hırka senin olmasaydı. Ve sen onun içerisinde kalmasaydın. Şimdi alıp saklasam çürüyecekti. Bıraktım askılığa. Gelip alamayacaksın ama bir zamanlarki varlığın kalacak. Kalanlar eskirdi, ben de yaşatmayı seçtim. Bir portmantoda da olsa yaşadığın bir yer olsun. Arada yıkayıp, ütüleyip yerine asıyorum. Umudunu kaybetmesin diye. Bırakalım ümitlerle kalsın, bir daha giyilmeyeceğini bilmesin. Hırkan bende bir tanem. Gömmedim onu da seninle. Gelirsen almayı sakın unutma çiçeğim, çünkü yıllardır seni bekliyor...