Hisset. Saatte 105 bin kilometre hızla dönen dünyanın gürültüsünü hisset. 6000 derecede yanıp tutuşan çekirdeğin yeryüzüne nasıl hayat verdiğini hisset. Hızı 408 kilometreye kadar çıkan rüzgarı hisset. Rüzgarın yüzüne nasıl çarptığını hisset. 3 trilyon ağaç arasından sadece birinin önünde otur, gözlerini kapat ve hisset. Yanında öten kuşların 18 bin tür içerisinden sadece birisi olduğunu hisset. Havalar soğuyor. Kuzeyden güneye doğru bir akın var. Göçmen kuşların telaşını hisset. Yeni yuvalarına doğru yol aldıklarını düşün. Onlarla birlikte güneye inen milyonlarca balığı düşün. Bu zamanlarda sıcak körfezlere doğru büyük bir telaş vardı. Hepsinin gürültüsünü hisset. Öyle bir gürültü ki atmosfer içerisinde kayboluyordu. Seninle birlikte 8 milyar insanı düşün. 5 temel ırktan oluşan bu topluluğun renkleri de birbirinden farklıydı. Siyah, beyaz, kahverengi, sarı, kızıl hepsi birbirinden farklı ve bir o kadar da benzerdi. 8 milyar insanın aynı anda nefes verdiğini hisset. Aynı anda yürüdüğünü ve konuştuğunu düşün.
Herkesin farklı amaçları vardı ama herkes birbiriyle uyumlu yaşamak zorundaydı. Çünkü evrenin işleyişi ancak uyumlulukla sürdürülebilirdi. Biz de evrene adapte olmak zorundaydık. Eğer adapte olamazsak kendimizi sürüden itilmiş, yapayalnız, bir köşede ağacı dinlemeye çalışırken, kuş cıvıltıları içinde evreni hissetmeye zorlanırdık.